Page 8 - İslam Kültür ve Medeniyeti 5. Ünite
P. 8

V. ÜNİTE
                                                                      İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE SANAT



             İslam mimarisi dinî, sivil ve askerî mimari olmak üzere üçe ayrılır.


             Dinî Mimari: İslam inancına göre yeryüzünde ibadet ama-
          cıyla yapılan ilk mimari yapı Kâbe’dir. İslam mimarisinin tam
          anlamıyla ilk örneğini ise Mescid-i Nebi teşkil eder.

             Dinî mimariye ait eserler cami, mescit, minare, türbe, tek-
          ke ve zaviyelerdir. Yeryüzünün her tarafına yayılan bu eserler,
          İslam Medeniyetinin sembolleridir.


             İslam  mimarisinin  en  önemli  ve  güzel  eserleri,  Allah’ın
          (c.c) evi kabul edilen mescid ve camilerdir. Camiler, İslam’da-
          ki tevhit inancının hayata geçtiği mekânlardır. Camiler farklı
          niteliklerine göre isimlendirilmiştir. Fethedilen beldelerde açı-
          lan veya kurulan ilk camiye fethin hatırası olarak fetih camii;
          şehirdeki merkezî camiye ulu cami veya cami-i kebir; Osmanlı   Üsküdar Yeni Valide Camii sebil ve çeşmesi,
                                                                                   İSTANBUL.
          sultanlarının inşa ettirdikleri camilere selatin camii denilmiştir.
          Yol boylarında, daha çok bir çeşme başında, yolcuların gelip geçerken namaz kılmaları için yapılan
          üstü açık mescitler de namazgâh olarak isimlendirilmiştir.
                                                                 15
             Müslümanlar, ibadethanelerini kendi meskenlerinden üstün tutmuşlardır. Mimari ve tezyi-
          nat bakımından evlerinden daha özenli inşa etmişlerdir. Konya Köşkü ve Konya Alaeddin Camii
          bu yaklaşımın örneklerindendir. Anadolu Selçuklu sultanları Allah’ın (c.c) evini tepenin en üstüne
          dayanıklı taş malzemeyle yaparken kendi evlerini zemine ve toprak malzemeden yapmışlardır. Bu
          durum, “Allah (c.c) ebedîdir, O’nun anıldığı yer de ebedî olmalıdır; biz ise fani varlıklarız, topraktan
          geldik, toprağa gideceğiz.” anlayışının yansımasıdır. 16

             Camiler, Müslümanlar tarafından her türlü hürmete ve korumaya layık mekânlar olarak gö-
          rülmüştür. Süleymaniye Camisi’nin kubbesini isten korumak için is odası inşa edilmesi, Sultanah-
          met Camisi’nin giriş kapılarına mabede saygısızlık sayıldığı için binek hayvanın sırtında girilmemesi
          amacıyla zincirler asılması bunlar arasındadır.





















           Bursa Ulu Camii Şadırvanı’nda çağıldayan suyun sesi, müezzinlerin lahuti sesiyle birleşir ve müminler huşu içerisinde ibadetlerini yerine getirir.



          15 İbrahim Sarıçam, Seyfettin Erşahin, İslam Medeniyet Tarihi, s. 207-208.
          16 Mustafa Yıldırım, İslam Sanatı ve Estetiğinin Temelleri, s. 28.


                                                      91
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13