Page 10 - Tefsir 1. Ünite
P. 10

TEFSİR                                                                               1. ÜNİTE



                                            bu, hamdın tam karşılığı değildir. Çünkü medh hem canlılığı ve
                                            iradesi olan hem de olmayan varlıklar için söz konusu olabilir.
                                            Meselâ inci ve güzel bir at methedilebilir. Ancak buna hamd
                                            denmez. Bu manada hamd ancak inciyi ve atı yaratıp bağışla-
                                             yan Allah’a (c.c.) yapılır.  Bundan dolayı denilebilir ki, “Hamd
                                                                   35
                                             yalnız âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” Hamde layık
                                             olan yalnız O’dur.
                                                Kısaca  bu  ayet  her  türlü  hamd,  şükür,  tesbih,  tekbir  ve
                                             tebcilin  (yüceltmenin),  âlemlerin  Rabbi  olan  Allah’a  (c.c.)
                                             yapılması gerektiğini gösterir. Çünkü O, tektir, eşi ve benzeri
                                             yoktur, her şeyin yaratıcısı, rızık vericisi ve terbiye edicisidir.
                                             O’ndan başkasına hamd etmek şirktir. Bu da en büyük zulüm
                                             demektir. 36
                                                                             ْ َ
                                                                        َّ  ٰ َّ
                                                                ﴾ 3 ِۙمي۪حرلا نحرلا ﴿
                                                                           ِ
                                                Bu ayetteki Rahmân ve Rahîm kelimeleri ile ilk ayetteki
                                             rabbü’l-âlemîn arasında şöyle bir ilişki vardır: Yüce Allah bu
           Yüce Allah'ın "er-Rahmân" ismi her   iki ayette önce kendisini âlemlerin Rabbi, sonra da rahmân
           canlıya rahmet eden anlamına gelir.  ve rahîm olarak niteler. Çünkü Rabbü’l-âlemin ifadesinde bir
                                             heybet, bir azamet, rahmân ve rahîmde ise engin bir sevgi ve
                                             acıma söz konusudur. Bu da Allah Teâlâ’nın korku ile ümit ha-
                                            lini birleştirdiği anlamına gelir.  Bu husus başka ayetlerde de
                                                                         37
                                            vurgulanan, müminlerin korku ile ümit arası bir hayat tarzını
                                            benimsemeleri gerektiği prensibine işaret eder. “(Resûlüm!)
                                            Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğu-
                                            mu haber ver. Benim azabımın acı verici bir azap olduğunu
                                            da bildir.”  ayetlerinde bu husus açıkça ifade edilmektedir.
                                                      38
                                               Görüldüğü  gibi,  Kur’an  bir  taraftan  ilahi  merhametten
                                            bahsederek  ümidi,  azaptan  söz  ederek  korkuyu  öne
                                            çıkarmaktadır. Çünkü, korku unsuru insanı Allah’a (c.c.) saygı-
                                            sızlık etmekten korumakta; ümit ise Allah’a (c.c.) yaklaştırıp
                                            cennet isteğine yoğunlaştırmaktadır. Ancak bu iki un  surdan
                                            biri  diğerine  ağır  basarsa,  o  zaman  da  beklenen  sonucun
                                            alınması  mümkün  olmaz.  Başka  bir  deyişle  ne  korkudan
                                            vazgeçip  ümide  bağlanmak  ne  de  ümidi  bir  kenara  atıp
                                            korku ile yaşamak doğrudur. Yapılması gereken şey, Kur’an-ı
                                            Kerim’in gösterdiği ve mutasavvıfların da korku ile ümit arası
                                            yaşam (beyne’l-havf ve’r-recâ) diye formüle ettikleri temel bir
                                            prensibi hayata geçirmektir. 39
          "Kim bir kardeşinin ihtiyacını giderirse
           Allah da onun bir ihtiyacını giderir."
                            (Müslim, Birr, 58)



                                            35 Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, C 1, s. 56.
                                            36 bk. Lokman suresi, 13. ayet.
                                            37 Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’an, C 1, s. 139.
                                            38 Hicr suresi, 49-50. ayetler.
                                            39 Muhsin Demirci, Kur’an’ın Ana Konuları, s. 200-201.
            20
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15