Page 6 - Tefsir 1. Ünite
P. 6
TEFSİR 1. ÜNİTE
BİLGİ KUTUSU Hz. Peygamber, vahiy katiplerinin yazdığı ayetleri gözden
geçiriyor, hata varsa anında düzelttiriyordu. Vahiy kâtiplerin-
Vahiy kâtiplerinin sayısı kırka den Zeyd b. Sâbit (r.a.) bu hususu şöyle anlatmıştır: “Resû-
kadar ulaşmıştır. Mekke’de ilk lullah bana vahiy yazdırıyor ve bitirince de yazdığım vahyi
vahiy kâtibi Abdullah b. Sa’d b. okutturuyordu. Eğer her hangi bir yanlış veya noksan bulur-
Ebî Serh, Medine’de ise Ubey sa bunu he men düzelttiriyordu. Ben de ondan sonra kalkıp
b. Ka’b'tır. Daha sonra da bu söz konusu vahyi insanlara bildiriyordum.” Böylece Resû-
21
işi devamlı olarak Zeyd b. Sabit lullah’ın tashihinden ge çen Kur’an metni, yine onun emriyle
yapmıştır. çoğaltılıyor, Müslümanların bir kısmı bu çoğaltılan nüshaları
alıyor ve kendileri için özel nüshalar yazıyorlardı.
Kur’an’ın korunması ile ilgili yapılan işlerden birisi de
inen vahiylerin Cebrâil’e (a.s.) arz edilmesidir. Arz, “sunmak,
takdim etmek” demektir. Her sene Ramazan ayında Allah
Resûlü kendisine o yıla kadar gönderilen ayetleri Cebrâil’e
(a.s.) okuyordu. Buna da arz denilmektedir. Hadisler bu
mukâbelenin zaman olarak geceleyin yapıldığını gösterir.
22
Kur’an vahyinin tamamlandığı Peygamber’in vefat yılında
ARAŞTIRALIM ise arz Ramazan ayı boyunca iki defa vuku bulmuştu. Bu
Kur’an-ı Kerim’in kitap hâline bir anlamda Kur’an’ın baştan sona iki defa hatmedilmesi
getirilmesine neden ihtiyaç duyul- demekti. Bugün Müslümanların Ramazan ayında yaptığı
muştur? Araştırınız. mukâbele geleneği arz sünnetine uymanın bir sonucu ola-
rak değerlendirilebilir.
DEĞERLENDİRELİM
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vahiy kâtibi Zeyd b. Sabit diyor ki: “Yemame Savaşı’nda ashabın öldürül-
mesinin ardından Hz. Ebu Bekir (r.a.) beni çağırttı. Yanına vardım, Hz. Ömer de (r.a.) oradaydı. Hz. Ebu
Bekir bana dedi ki: Hz. Ömer gelip bana, ‘Yemame’de Kur’an hafızları çok zayiat verdi. Bu gibi durum-
larda hafızların ölmesiyle Kur’an’ın birçoğunun zayi olmasından endişe ederim. Bana kalırsa Kur’an’ın bir
araya getirilmesi için bir emir çıkarman gerekir.’ dedi. Ben de Hz. Ömer’e şöyle cevap verdim: ‘Resûlul-
lah’ın yapmadığı bir işi nasıl yapabilirim?’ Hz. Ömer, ‘Vallahi, bu hayırlı bir teşebbüstür.’ dedi. Sonra bu
iş üzerinde o kadar durdu ki bana söyleye söyleye sonunda Allah (c.c.), kalbimi bu işe ikna etti, ben de
onun görüşünü benimsedim. Bu sözlerden sonra Hz. Ebu Bekir, bana, ‘Sen akıllı ve güvenilir bir gençsin.
Resûlullah’a gelen vahyi yazıyordun. Kur’an’ı araştır ve onu bir araya topla!’ dedi. Bunun üzerine ben, ‘Ebu
Bekir (r.a) bana dağlardan birini taşıma vazifesi verse bu teklif ettiği işten daha ağır gelmezdi.’ diye dü-
şündüm. Sonra onlara, ‘Sizler, Resûlullah’ın yapmadığı bir işi nasıl yapıyorsunuz?’ dedim. Hz. Ebu Bekir,
bana, ‘Allah’a (c.c.) yemin ederim ki bu hayırlı bir iştir.’ dedi. Hz. Ebu Bekir ısrarında devam edip durdu.
Nihayet Allah (c.c.), Hz. Ebu Bekir ile Ömer’in akıllarını yatırdığı ve göğüslerini ferahlandırdığı bu işe,
benim de gönlümü ferahlandırdı. Bunun üzerine ben de Kur’an’ın peşine düşüp gereği gibi araştırdım ve
onu yazılı bulunduğu hurma dallarından, ince taş levhalardan ve hafızların ezberlerinden topladım.”
(Buhârî, Fedâilü’l Kur’ân, s. 3)
Yukarıdaki metni Kur’an-ı Kerim’in mushaf hâline getirilmesinin önemi açısından değerlendiriniz.
21 Nûruddîn Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, C 1, s. 152; C 8, s. 257.
22 bk. Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân, 7; Ahmed b. Hanbel; Müsned, C 1, s. 326-363.
16