Page 14 - Kelam 4. Ünite
P. 14
B BİLGİ KUTUSU İnsanlık tarihi boyunca tüm dinler ve peygamberler Allah’ın
(c.c) varlığı ve birliği esasına insanları çağırmışlar, tarih boyun-
ca da Allah’a (c.c) iman eden insanlar hep var olmuştur. Çünkü
İnsanoğlu kendi benliğinde ve dış dünyada
gözlemleyebileceği pek çok delille Allah’ın var- Allah’ın (c.c) varlığı kesindir ve şüphe götürmez bir gerçektir.
lığını kabul eder. Hem iç dünyasında kendi vic- Dolayısıyla insanlığın asıl yönelişi din ve imana olagelmiştir.
Ama bu hakikate rağmen farklı sebeplerle ve bahanelerle Al-
danıyla hem de dış dünyada sayısız işaretlerle
Allah’ın varlığına yol bulur ve inanır. lah’ın (c.c) varlığına inanmak istemeyenler de olmuştur. Yine
de dinsizlik ve inançsızlık hiçbir zaman tüm insanların meylet-
tiği bir şey olmamıştır.
“Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bu-
caksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara Başta kendimiz olmak üzere kâinatta var olan her şey Al-
göstereceğiz ki o Kur’an’ın gerçek olduğu on- lah’ın (c.c) varlığının birer göstergesidir. Tüm varlıklar bizlere
lara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit bir var edenin olması gerektiğini, onları yaratan bir varlığın
olması yetmez mi?” zorunluluğu fikrini vermektedir. İnancımıza göre tüm varlıkları
(Fussilet suresi, 53. ayet.) yoktan var eden, onları yaratan ve yaşatan, her şeyi bilen, her
şeyi düzene koyan ve idare eden, yerde ve gökteki her şeyin
kendisine muhtaç olduğu ama kendisi hiçbir şeye muhtaç ol-
mayan bir Allah (c.c) vardır.
“Andolsun ki onlara ‘Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?’ diye sorsan,
mutlaka, ‘Allah’ derler. O hâlde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?” 24
Varlıkların kendisi, bir yaratıcı fikrini gerektirdiği gibi, varlıklar arasında görülen nizam ve düzen de bu yaratıcının bir ve
tek olmasını gerekli kılmaktadır. Bu sebeple bizler hem Allah’ın (c.c) varlığına hem de birliğine iman ederiz. İslam inancında
Allah’ın (c.c) varlığı ve birliği tüm inanç sisteminin temelini oluşturur. Allah’ın (c.c) varlığına ve birliğine inanmak niçin önem-
lidir? Ve bize ne kazandırır?
İnanmak her şeyden önce insanın yaratılışında var olan doğal bir ihtiyaçtır. İnsan nasıl ki havaya, suya, ekmeğe muhtaçtır
ve bunlar olmadan hayatını devam ettiremez. Aynı şekilde inanmaya, bağlanmaya, güvenmeye, ibadet etmeye, ruhunun bu
yöndeki isteklerini ve ihtiyaçlarını gidermeye de muhtaçtır. İnsan ruhunun ve kalbinin bu yöndeki ihtiyaçlarını giderebilmek
ancak sağlam ve tutarlı bir Allah (c.c) inancıyla mümkün olur. İşte Allah (c.c) inancı, bu fıtrî ihtiyaçları karşılamakta; öte yan-
dan insana hem bu dünyada hem de ahirette huzur, güven ve mutluluk sağlamaktadır.
D DÜŞÜNELİM
Allah’ın varlığını inkâr edebilmek basit bir mesele midir? İnsanlar niçin inkâr
yolunu tercih etmektedir? İnanmadığını söyleyenler gerçekten bu konu üzerin-
de sorulması gereken tüm soruları sorup verilmesi gereken cevapları verebil-
mekte midir, yoksa bir kaçış durumu mu yaşamaktadır?
Allah’a (c.c) inanan kişi akıl, ruh, kalp, beden gibi tüm yönleriyle tutarlı ve sağlam bir kişilik geliştirmekte, hem kendi iç
dünyasında hem toplumla ilişkilerinde hem de tüm varlıklarla olan ilişkilerinde mutlu ve başarılı olabilmektedir. İnsanın temel
ihtiyaçları arasında sayılan huzur ve güvende olmak, itibar görmek, sevilmek, sayılmak gibi özellikler, Allah’ın (c.c) varlığına
ve birliğine iman etmesi sayesinde insana sunulur. İnsan, iman sayesinde tüm eşyaya iman nuruyla bakar. Zorluklar ve sı-
kıntılar karşısında teselli bulur. Her şey onun için imanın aydınlığında anlamlı hâle gelir. İman, kişiye dayanak noktası sağlar.
Yaşanılan olaylar, karşılaşılan durumlar bu dayanak noktasına göre değerlendirilir.
24 Ankebut suresi, 61. ayet.
82