Page 12 - Kelam 4. Ünite
P. 12

Pozitivizm ve mantıkçı pozitivizm, insanı bazen olgulara, bazen deney ve gözleme, bazen salt görünen âleme, bazen de
           mantıkçı pozitivizmde olduğu gibi dilsel ifadelerin anlam ya da anlamsızlığına indirgemektedir. Oysa insanoğlu duyuları, aklı,
           kalbi, ruhu, inancı, estetik boyutu, arzuları, yönelimleri vb. pek çok yönüyle külli ve bütünsel bir varlıktır. İnsanı bu yönlerinden
           sadece birine indirgemek ve diğer boyutlarını yok, anlamsız, boş, saçma saymak doğru bir yaklaşım değildir.

             2.5. Ateizm

              Genel anlamda teizmin temel iddialarını kabul etmemeyi ve teizmin temel yaklaşımlarına karşı olmayı ifade eden Ateizm,
           Tanrı’nın var olmadığı inancına dayanan felsefi akımdır. Özel anlamda ise Tanrı’nın varlığını kabul etmemeyi, reddetmeyi
           içerir. Kabul etmemesine rağmen Tanrı düşüncesiyle ve dindarlarla mücadeleye girmeyen ateistlere negatif ateist, Tanrı
           düşüncesine savaş ilan eden, Tanrı’ya inanmadığı gibi, inananlarla mücadeleye girerek Tanrı’nın yokluğunu ispatlamaya
           çalışan ateistlere de pozitif ateist denir. 19

            B        BİLGİ KUTUSU


                Teizm: Var olan, her şeyin yaratıcısı olan bir Tanrı’nın varlığını kabul etme, Tanrı’nın mutlak ilmine ve
              gücüne inanma, Tanrı’nın aynı zamanda ilmiyle, iradesiyle, kudretiyle varlıklar üzerinde tasarrufu olduğu-
              nu, vahiy göndererek insanlarla iletişime geçtiğini, âleme ve insana daima müdahil olduğunu benimseme.
                Teorik ateizm: Tanrı’nın varlığını dışlayan, teizmin ortaya koymaya çalıştığı ontolojik, kozmolojik, tele-
              olojik, psikolojik, ahlaki delilleri reddeden ve ispat-ı vacip konusunda dile getirilen delilleri karşıt deliller
              getirerek çürütmeye çalışan yaklaşım.
                Pratik ateizm: Kişinin hayatını Tanrı konusunu hiç gündemine almadan sürdürmesi, Tanrı sanki yokmuş
              gibi yaşaması.




              İslam’ın Ateizm’e Bakışı


              İnsanlık tarihinde Tanrı’ya inanma ve dinleri kabul etme düşüncesi asıldır. Yani insanlar tarihin bütün zaman dilimlerinde
           bir yaratıcının varlığına inanmışlar ve bu inancı taşıyan insanların sayısı her zaman çok olmuştur.  19. ve 20. yüzyılları dışa-
           rıda tutacak olursak insanlık tarihinde hiçbir zaman kitleselleşme durumu olmayan ateizm, arızî bir durum olarak, geçmişte
           sınırlı sayıda insanı etkisi altına alabilmiştir. İslam dünyasında da az sayıda insanın bu düşünceye kapıldığı bilinmektedir.

              Sözlükte “meyledip yönelmek, gerçekten sapmak, emredileni yerine getirmemek, kuşku duymak, mücadele ve müna-
           kaşa etmek” gibi anlamlara gelen ilhad, “Allah’ın varlığı veya birliğini, dinin temel hükümlerini inkâr etmek, bunlar hakkında
           kuşku beslemek veya uyandırmak, dinî kuralları hafife almak” manasında kullanılır. Allah’ın (c.c) isimlerini tahrif ve tağyir
           ederek O’nu inkâra kalkışmak, Kur’ân’ın Allah (c.c) tarafından gönderildiğine inanmamak ve onu başka birine nispet etmek,
           haktan sapmak, ayetleri yalanlamak, sapıkça tevil ve tahrif etmek” gibi manalarda da kullanılmıştır. 20

            B        BİLGİ KUTUSU                         Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın (c.c) varlığından ziyade birli-
                                                        ği meselesine dikkat çekilmiştir. Çünkü Allah’ın (c.c) varlığı
                                                        insanların zaten kabul ettiği, fıtraten kabule eğilimli oldukları
                İslam düşüncesinde ateizmle ilgili ön plana çı-  tabiî bir yöneliş şeklinde sunulmakta, hatta bu konuda şüp-
              kan kavramlar zındıklık ve mülhidlik kavramlarıdır.   heye yer olmadığına dikkat çekilmektedir. Bu sebeple ate-
              İlhad kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de de geçmektedir.  izm büyük bir problem olarak görülmemiş, insanların inanç
                                                        konusunda daha çok yüz yüze geldikleri şirk problemi ele
                                                        alınmıştır.



           19  Mehmet Aydın, Din Felsefesi, s. 208.
           20  Mustafa Sinaoğlu, “İlhad”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 22, s. 90.
                                                     80
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17