Page 17 - Kelam 4. Ünite
P. 17
A ARAŞTIRALIM
“Hayat, şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek de de-
ğiliz. Bu Allah’a karşı yalan uyduran bir kimseden başkası değildir, biz ona inanmayız.”
(Müminûn suresi, 37-38. ayetler)
“Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helak eder. Bu
hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar.”
(Câsiye suresi, 24. ayet)
Hayatı sadece bu dünyadaki hayatla sınırlı görmeyi ve Kur’ân’da bu konunun ele alınışını yukarıdaki
ayetler doğrultusunda araştırınız.
Sekülerizm her ne kadar ilk bakışta din karşıtlığı olarak görülmeyebilirse de yönelimleri itibariyle dini önemsememe,
hayatı yaşarken dine referans ve gönderme yapmama anlayışından dolayı dinden uzaklaşmaya sebebiyet vermekmektedir.
Özellikle ahirete iman duygusunun neredeyse iptal edildiği bu anlayışta insan için ne var ne yok hepsi dünya hayatıyla sınır-
lanmakta, burada ve şimdi olana yapılan vurgu ahireti ve sorumluluk duygularını köreltmektedir.
Seküler olduğunu söyleyen insanlar her ne kadar ateist olmadıklarını ve bir yaratıcıya inandıklarını belirtseler de bu
âdeta Tanrı’yı göklerde kabul edip, yeryüzüne indirmemek ve Tanrı’ya “sen bizim işlerimize karışma” demekle aynı kapıya
çıkmaktadır. Bir yönüyle de bu uygulama dini vicdanlara hapsetmenin, salt inanca indirgemenin, siyasette, hukukta, sanatta,
ekonomide dine yer vermemenin bir başka şeklidir.
Laiklikte de sekülerizmde de siyasi ve toplumsal hayat düzenlenirken Allah’ı (c.c), vahyi, kutsalı dikkate almamak esas-
tır. Bu yönüyle ortak bir paydada birleşen her iki anlayışta da fark sadece uygulamadadır. Sekülerizm dini, devletin yanına
alırken laiklik karşısına almaktadır. Sekülerizmde din ve devlet ayrı ayrı yapılandırılırken laiklikte devlet, dini tamamen kendi
kontrolü altına almak istemektedir. Ama gündelik hayatta ve yaşam biçiminin tercihinde ikisi de dini büyük ölçüde devre dışı
bırakmaktadır.
Modern dönemlerin her şeyi insana, insan aklına, bilime, olgulara, görünen dünyaya, insanın heva ve hevesine indir-
geyen hümanizm, pozitivizm gibi hâkim anlayışlarıyla bağlantılı bir şekilde laiklik ve sekülerizm sadece felsefi, politik ve
sosyolojik tanımlarıyla değil sosyal, siyasi boyutlarıyla bir dünya görüşünü, bir yaşam biçimini ifade etmeye başlamıştır.
B BİLGİ KUTUSU
Felsefi açıdan laiklik,
Metafizik ve teolojik inanç ve hipotezlerin rasyonel bilgiden ayrılmasını, bilginin bütünüyle insanî-
rasyonel bir temele oturtulmasını ve toplumsal problemlerin çözümünde dinî ya da metafiziksel bilginin
değil de insan aklına dayalı deneysel ya da bilimsel bilginin üstün görülmesini ifade eder.
Sosyolojik açıdan laiklik,
Dinin sosyal hayattaki rolünün en aza indirilmesini, toplumun büyük ölçüde dünyevileşmesini dile getirir.
Politik açıdan ise laiklik,
Egemenliğin kaynağının ilâhîliğini yitirmesini, politik iktidarın meşruiyetinin, ilâhî değil de dünyevî bir
temele dayanmasını ifade eder.
(Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, s. 518)
84 85