Page 20 - Kelam 4. Ünite
P. 20

Sözlükte “gidermek, bir şeyi silip yok etmek” anlamındaki nesh kökünden türeyen tenasüh “bir şeyi olduğu gibi başka bir
           yere nakletmek veya kopyalamak, bir şeyi iptal ederek başka bir şeyi onun yerine koymak” gibi manalara gelir. Türkçede
                                                                                          37
           ruh göçü, yeniden doğuş kavramlarıyla adlandırılan tenasüh, Batı dillerinde reenkarnasyon kelimesiyle ifade edilir. Terim
           olarak “ölen insanların ruhunun bir hayvan ya da bir insan bedenine girmesi” inancını ifade eder.

              Temel özellikleri açısından benzer kabul edilseler de tenasühle reenkarnasyon arasında şu farklara dikkat çekilmektedir:
           Tenasüh inanışı, ruhların dünyaya gelip gitmelerini ceza ve ödül yaklaşımına dayandırır. Reenkarnasyonda ise cezalandırılma
           veya ödüllendirilme söz konusu değildir. Tenasüh inanışına göre ruh, ceza alırsa sonraki bedenlenmesinde dünyaya bir
           hayvan bedeninde gelebilir. Reenkarnasyonda ise tekâmül sürecinde geri dönüş yoktur.

              Tenasüh inancı, daha ziyade Hinduizm merkezli olup, Budizm ve diğer Uzak Doğu dinlerinde kabul görmektedir. Eski
           Mısır, Yunan, Roma ve Kelt geleneklerince de benimsendiği belirtilen bu inanç, günümüzde bütün Hint kökenli dinler, bazı
           yerli Afrika dinleri, Yahudi Kabala geleneği ve Nusayrîlik, İsmailîlik, Dürzîlik ve Yezidîlik gibi mezheplerde kabul edilmektedir.
           Tenasüh, Hint dini düşüncesinde sonsuz ölüm ve yeniden doğuş zincirini ifade eden samsara terimiyle anlatılmaktadır. Bu
           anlayışa göre ruh vardır ve her zaman bir bedenle birlikte bulunur. Ruh bir bedeni terk ederek başka bedenlere girebilir.
           Ruhlar nihai aydınlanmaya kadar sürekli beden değiştirir. Bu değişimlerde belirleyici olan şey bir önceki bedende yapılan
                                                           38
           işlerin ahlaki niteliğidir. Şayet iyi ise yükselme, kötü ise düşüş vardır. Tenasüh inancını kabul ettirebilmek için çeşitli deliller
           (yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamış veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu, dejavu) ileri sürül-
           mekteyse de bunların ispat edilmesi mümkün değildir.


            D     DEĞERLENDİRELİM

                “Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: ‘Rabbim! der, beni geri gönder ta ki boşa
              geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’ Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onla-
              rın gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.”
                                                                    (Müminun suresi, 99-100. ayetler.)
                Yukarıdaki ayet üzerinde düşünerek İslam’ın tenasüh inancına bakış açısını
                değerlendiriniz.



              İslam dini diğer konularda olduğu gibi ahirete iman, ruhun bekası, ölüm sonrası hayat gibi konularda da en son ve en
           mükemmel din olarak çok açık ve net hükümler ortaya koymuştur. İslam’ın ahiret ve ölüm sonrası hayata ilişkin inanç esas-
           ları arasında, cennet ve cehenneme dair bilgiler, tenasüh inancını kesin bir şekilde reddetmektedir. Cennet nimetlerinden
           ve cehennem azabından bahseden ayetlerin kesinliği, özellikle geriye dönüşle ilgili taleplerin kesin bir dille reddedilişi bu
           konuda şüpheye yer bırakmamaktadır.

              Kur’ân-ı Kerîm’de yeniden diriltmenin kıyamet günü olacağı, bu diriltmenin bir defaya mahsus olduğu ve ölümden sonra
           tekrar dünyaya dönüşün asla mümkün olmayacağı konuları açık bir şekilde dile getirilmiştir. Bu sebeple İslam’da tenasüh
           inancının kabul edilmesi mümkün değildir.


            D        DÜŞÜNELİM


                  Somut  verilerle  bilgi  elde  etmenin  mümkün  olmadığı  konularda  (melekler,
                ahiret,  ölümsüzlük,  ruh  vb.)  vahiy  yoluyla  gelen  bilgilere  itibar  etmek  daha
                akıllıca ve daha doğru olmaz mı? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.


           37  Ali İhsan Yitik, “Tenâsüh”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 40 s. 442.
           38  Ali İhsan Yitik, “Tenâsüh”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 40 s. 441.
                                                     88
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25