Page 24 - Kelam 4. Ünite
P. 24
Şayet böyle olsaydı insanların özgür iradelerinden, sorumlu varlıklar olarak imtihana tâbi tutulmalarından bahsede-
mezdik. O zaman insanların hayvanlardan ve robotlardan farkı kalmazdı. İyilik ve hayır zorlayarak değil, şuurla ve iradeli
bir şekilde yapıldığında anlamlı olur. İnsanların hepsinin iman etmeye zorlanmış olması, kötülük problemi üzerinden ha-
reket ederek “niçin hepimizi iyilik üzere yaratmamış” diyerek sorgulama ve itiraza meyleden insanların da aslında kabul
edemeyeceği bir şeydir. “(Resulüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O
47
hâlde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?” Allah (c.c) böyle yapsaydı asıl o zaman zorlamış olurdu ve
biz o zaman iradeden, özgürlükten bahsedemezdik. Serbest iradeyle iman tercihi yapılmasaydı, imanın küfre karşı değeri
olmazdı. Beşer olmak açısından ortak paydada buluşan bir müminle bir kâfir, irade ve tercih yönüyle ayrışmakta, imanı
tercih eden mümin, iman nuruyla yücelerin en yücesine doğru yükselirken, küfrü tercih eden kâfir, aşağıların en aşağısına
yuvarlanmaktadır.
D DÜŞÜNELİM
Evrenin yaratılmasında gayeler ve hikmetler vardır. Aşağıdaki ayetler ekseninde bu hikmetler üzerinde
düşünüp, düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
✓ “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.”
(Duhan suresi, 38. ayet.)
✓ “Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddia-
sı) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline!”
(Sad suresi, 27. ayet.)
Kötülük probleminde şu inceliğe de dikkat etmek gerekmektedir. Dünyada kötülüklerin var olmasından hareketle Allah’ı
(c.c) inkâra yönelmek son derece yanlış ve hatalı bir yaklaşımdır. Çünkü şerri yaratmak şer değildir. Fakat şerri kesbetmek
ve iradeli bir şekilde kötülük yapmak şerdir. Kötülükleri yapan ve sonuçta kötülüklerle karşılaşan insandır. Allah’ın (c.c) şerre
yardımı ve rızası yoktur.
“Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik;
şahit olarak da Allah yeter.” 48
“Hoşunuza gitmediği hâlde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu hâlde bir şeyi sevme-
meniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu hâlde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir,
siz bilmezsiniz.” 49
Bu son ayette kötülük probleminin bir başka yö- N NOT EDELİM
nüne dikkat çekilmektedir ki aslında insan sınırlı ve
zamana bağlı algısıyla neyin hayır, neyin şer olduğu-
“Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verene, sonra da
nu tam olarak bilemez. Bizim ilk planda şer olarak ona iyilik ve kötülükleri ilham edene yemin ederim ki nef-
gördüğümüz bir durum zaman içinde ve özellikle sini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir, onu kötü-
kişinin gelişimine bakan yönü itibariyle hayır olabilir lüklere gömen de ziyan etmiştir.”
ve hayırlar getirebilir. Yine ilk anda hayır olarak gö- (Şems suresi, 7-10. ayetler.)
rülen bir durumdan zaman içinde çeşitli kötülükler
doğabilir.
Dolayısıyla ilmi mutlak olan ve her şeyi öncesiyle sonrasıyla, hayrıyla şerriyle, faydasıyla ve neticesiyle tam olarak bilen,
kulları için hayrı murad eden, kullarına karşı hep merhametli olan ve hiç kimseye zerre kadar zulmetmeyen bir Allah’a (c.c)
inanmak, kötülük probleminin çözümünde esas alınması gereken temel noktadır.
47 Yunus suresi, 99. ayet.
48 Nisâ suresi, 79. ayet.
49 Bakara suresi, 216. ayet.
92