Page 25 - Kelam 4. Ünite
P. 25
N DİKKAT EDELİM
Dünyada kötülüklerin var olmasından hareketle Allah’ı inkâra yönelmek son derece yanlış ve hatalı bir
yaklaşımdır. Çünkü şerri yaratmak şer değildir. Fakat şerri kesbetmek ve iradeli bir şekilde kötülük yapmak
şerdir. Kötülükleri yapan ve sonuçta kötülüklerle karşılaşan insandır. Allah’ın şerre yardımı ve rızası yoktur.
2.11. Sahte Peygamberlik
İslam inancına göre Allah (c.c), ilk insandan itibaren insanlara olan rahmetinin bir yansıması olarak onlara kendi iç-
lerinden peygamberler göndermiştir. Hz. Âdem ile başlayan peygamberlik, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile son bulmuştur. Hz.
Muhammed’den (s.a.v.) sonra peygamber gelmeyecektir. İslam âlimleri bu konuda icma etmiş, aksini düşünmeyi dinden
çıkaran ve kişiyi küfre sokan bir durum olarak değerlendirmişlerdir.
Gerçek bu iken daha Hz. Peygamber’in sağlığından itibaren bazı insanlar peygamberlik iddiasında bulunagelmiştir. Tarih
boyunca yalancı, sahtekâr, maceracı ve istismarcı olarak görülen bu insanlara İslam ümmeti, tarihin hiçbir diliminde kesinlik-
le itibar etmemiştir. Sadece İslam dininde değil hemen bütün dinlerde karşılaşılabilen bir durum olarak sahte peygamberlik,
geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir istismar aracı olarak kullanılabilmektedir. Çağdaş tarikatlarda ve new age denilen
dinî yaklaşımlarda kurtarıcı rolüyle, mehdî, mesih söylemleriyle öne çıkan ve çoğunlukla patolojik geçmişlere sahip olan bu
insanlar, maalesef bazı durumlarda azımsanmayacak kitleleri peşinden sürükleyebilmektedir.
Sahte peygamberler ve onların etrafında oluşan sahte dinlerden bazıları “Moon Tarikatı” ve “Scientology” örneklerinde
görülebileceği gibi uluslararası boyuta da ulaşabilmektedir. Her toplumda ve dinde inançları kullanarak istismar eden ve ken-
dilerine menfaat devşiren kişi ve gruplar olmuştur. Dikkatle incelendiğinde bu akımların çoğu sahte maneviyat ve mistisizm
ritüellerine ve inanç sömürüsüne dayanmaktadır. İslam dünyasında ilk dönemlerde Müseylimetü’l-Kezzab, Secah, Tuleyha
el-Esedî, Esved el-Ansî gibi isimler peygamberlik iddiasında bulunmuşlardır.
Geçmişte Şia’nın aşırı kolları içinde yer alan Bâtıniyye ve İsmailiyye arasında dönem dönem nübüvvet iddiası canlan-
dırılmak istenmiş, bunun son yansıması olarak Bâbîlik, Bahâîlik olarak bilinen akım 1840’larda yeniden bu iddiayla ortaya
çıkmıştır. Mirza Ali Muhammed ve onun öldürülmesinden sonra Mirza Hüseyin Ali, resûl oldukları ve İslam Dini’ni neshederek
yeni bir din getirdikleri söylemiyle Bahâîlik adıyla ortaya çıkmışlardır. Benzer bir yaklaşımla ortaya çıkan bir isim de Hindis-
tan’da Ahmediyye veya Kâdıyâniyye olarak bilinen akımın kurucusu Mirza Gulam Ahmed Kâdıyânî’dir (ö. 1908). Bu konuda
bir diğer isim “Kur’an’ın matematiksel sistemi var” diyerek “19 Mucizesi” iddiasını ortaya atan ve Amerika’da 1990’da
öldürülen Mısırlı Reşad Halife’dir.
İslam’ın dinî literatüründe mütenebbî denilen sahte peygamberler, aslında bir D DİKKAT EDELİM
iddianın peşinden insanları sürüklerken kendilerini de kandıran zavallılardır. Böy-
lesi isimlerin yalancılığı ve sahtekârlığı tercih ettikleri yaşam biçimiyle çoğu za- Hz. Âdem ile başlayan pey-
man hemen ortaya çıkmaktadır. Gerçek peygamberlerde var olan yüce sıfatların gamberlik, Hz. Muhammed
neredeyse tamamı bu sahte peygamberlerde zıtlarıyla görülür. Yalan, zina, para (s.a.v.) ile son bulmuştur. Hz.
ve lüks düşkünü olmak, zevk peşinde koşmak, nefsanî arzularına göre yaşamak, Muhammed’den sonra peygam-
iddialarında yalancı duruma düşmek, güven telkin etmemek gibi olumsuzluklar ber gelmeyecektir. İslam âlimleri
neredeyse önde gelen özellikleridir. Bazılarının geçmişi karanlıktır. Bazılarında bu konuda icma etmiş, aksini
ciddi şekilde psikolojik sorunlar vardır. Sahte peygamberler, insanları kendilerine düşünmeyi dinden çıkaran ve ki-
çekebilmek için dinî vazifeleri azaltmakta (namazı ve orucu kaldırmak gibi), arzu şiyi küfre sokan bir durum olarak
ve isteklere göre bir din sunmakta (içkiyi ve zinayı helal kılmak gibi), bol vaatlerde değerlendirmişlerdir
bulunmakta, bağlılarına maddî rahatlık vb. imkânlar sunmaktadırlar.
92 93