Page 7 - Kelam 3. Ünite
P. 7
Kur’an’ın birçok ayeti okumayı, düşünmeyi, böylece hakikati, gerçek ve doğruyu bulup kabul etmeyi emreder. Bu durum,
düşünen insanın düşündüğünü açıkça ifade etmesinin de emridir. İnsanın düşünüş ve anlayışlarının birbirinden farklı olabi-
leceği, bu sebeple de değişik neticelerin ortaya çıkacağı muhakkak olduğuna göre ihtilaf kendiliğinden var olacak demektir. 5
Ancak unutulmamalıdır ki Kur’an-ı Kerim’i tanımak, anlamak ve doğru bir şekilde yorumlayabilmek belirli düzeyde İslami
ilimler bilgisi gerektirir. Dolayısıyla İslam dininin inanç ve ibadet konuları ile ilgili hüküm ortaya koyma tefsir, hadis, fıkıh gibi
ilimlerin belirlemiş olduğu kurallar çerçevesinde yapıldığı takdirde isabetli olacaktır.
4. İtikadi ve Siyasi Yorumlar
İnsan toplumsal bir varlıktır. İnanç ve siyaset, insan hayatını etkileyen en önemli unsurlardandır. İnanç, insanın manevi
ve ruhsal yönüne hitap ederken, siyaset toplumsal yaşantısını düzenler. Bu ikisi beden ve ruh, etle tırnak, madde ile mana
gibi iç içe olmuş ve tarihten beri sıkı ilişkide bulunmuş iki gerçekliktir.
B BİLGİ KUTUSU
Aşağıdaki kavram haritasında itikadi mezheplerin başlıcaları gösterilmiştir. Bunlardan özellikle
Haricilik ve Şia’nın ortaya çıkış sebepleri itibariyle siyasi niteliklerinin de bulunduğu ancak düşünce-
lerini itikadi alana taşımalarıyla bu mezheplerin oluştuğu unutulmamalıdır.
Başlıca İtikadi Mezhepler
Ehl-i sünnet Ehl-i bid’at
Selefiyye Haricilik Mutezile
Eş’ariyye Mürcie Cebriye
Maturidiyye Şia
İslam dünyasında din anlayışında ortaya çıkan farklı yorumları bir kusur olarak değil ak sine bir zenginlik olarak görmek
gerekir. Çünkü yorum farklılıkları dinin düşünce alanında bir dinamizm ve canlılığa vesile olur. İslam toplumlarında ortaya çı-
kan farklı anlayışlar hayatı kolaylaştıran düşünce zenginlikleridir. Yorumlar, dini anlama ve uygulamada Müslümanların yarar-
landıkları bir alandır. Özellikle, farklı kültürler ve milletlerin İslam’ı kolayca benimsemesinde yorum farklılıkları etkili olmuştur.
4.1. Ehl-i Sünnet
Ehl-i sünnet ve’l cemaat, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünnetine uyan, onun ve ashabının yolundan yürüyen kimselere
verilen bir isimdir. Bu ifade, hicri III. asırda diğer mezheplerin dışında, Müslümanların büyük çoğunluğunu temsil eden-
ler için yaygın bir tarzda kullanılmaya başlamıştır. Ehl-i sünnet, İslam dünyasında her daim Müslümanların çoğunluğunu
oluşturmuştur. İnanç ve amel bakımından da sahih din anlayışını temsil etmiştir. Ehl-i sünnet’in inançla ilgili görüşlerinin
şekillenmesinde, ilke ve esaslarının belirlenmesinde etkili olan isimlerin başında Hasan Basrî ve İmam-ı Âzam Ebu Hanîfe
gelmektedir.
5 Mevlüt Özler, Kelama Giriş, s. 41.
54 55