Page 11 - Kelam 2. Ünite
P. 11
2.3. İman-Bilgi İlişkisi
Kelamcıların bilgi konusuyla ilgilenmelerinin temel D DİKKAT EDELİM
sebeplerinden birisi de imanla bilgi arasındaki doğrudan
ilişkidir. İman özü itibariyle bilinçli bir tasdik, benimseme Tasdikin bulunmadığı soyut bilme, iman de-
ve kabullenme eylemidir; bu anlamda kelamcılar da tasdik ğildir. Mümin olmak için sadece bilmek yeterli
gerçekleşmeksizin soyut olarak bilmeyi imanla özdeşleş- olsaydı Yahudi ve Hristiyanların Hz. Peygambe-
tirmekten ısrarla kaçınmışlardır. Ancak tasdikin gerçekle- ri, şeytanın da Allah’ı bildiği için mümin olmaları
şebilmesinin birinci adımı, kişide inanılacak hususlara dair gerekecekti. Bu ise Kur’an ayetlerine aykırıdır.
bir bilginin mevcut olmasıdır. Yukarıda işaret edildiği üzere
insan öncelikle dinin itikat sahasına ait değişmez ilkelerine
dair bilgi sahibi olmalıdır ki bunlar üzerinde akıl yürütmek T TARTIŞALIM
suretiyle nihaî noktada bilinçli bir yöneliş ve irade ile tasdik “De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?
noktasına gelebilsin. Doğrusu,ancak akıl sahipleri hakkıyla düşünür.”
(Zümer suresi, 9. ayet.)
Kur’an-ı Kerim doğru bilginin değerini ısrarla vurgular:
“De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğ- Yukardaki ayetten hareketle iman ile
rusu, ancak akıl sahipleri hakkıyla düşünür.” Cahil- bilgi arasında nasıl bir ilişki olduğunu
34
lerden, hakikati bulmaya ve anlamaya çaba göstermeyen- arkadaşlarınzla tartışınız.
lerden yüz çevirmek ve hakkında bilgi sahibi olunmayan
35
bir şeyin peşine düşmemek gerektiğini belirtir. Çünkü
36
doğru ve yeterli bilgi insanı doğru bir imana ulaştıracaktır: “Kulları içerisinde, ancak bilenler Allah’a karşı gereğince
saygı ve korku hisseder.” Buna karşılık akıl, duyu, haber gibi bilgi vasıtalarını gerektiği biçimde kullanmayıp bu sebeple
37
imana ulaşamayanlar için kaçınılmaz son, cehennemdir: “Ve derler ki: Ah keşke bize söylenenlere kulak vermiş veya
aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!” 38
D DİKKAT EDELİM
Aşağıdaki ayetlerde, müşrikler ve Ehl-i kitab’ın inanışlarının hangi açıdan eleş-
tirildiğini düşünüp arkadaşlarınızla tartışınız.
✓ “Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de ortak koşmazdık, babaları-
mız da. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.”
(En’âm suresi, 148. ayet.)
✓ “Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hak-
kında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Hâlbuki
kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir.”
(Necm suresi, 23. ayet.)
✓ “(Ehl-i kitap), Yahudiler’den ve Hristiyanlar’dan başka hiçkimse cennete giremeyecek dediler.
Bu onların kendi kuruntularıdır. Sen de ki: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin.”
(Bakara suresi, 111. ayet.)
34 Zümer suresi, 9. ayet.
35 bk. A’râf suresi, 199. ayet.
36 bk. İsrâ suresi, 36. ayet.
37 Fâtır suresi, 28. ayet.
38 Mülk suresi, 10. ayet.
38 39