Page 6 - Kelam 2. Ünite
P. 6
B BİLGİ KUTUSU
Kur’an’a Göre İnsan
✓ İnsan en güzel şekilde yaratılmıştır.
✓ İnsan yeryüzünün halifesi kılınmıştır.
✓ İlâhi emaneti yüklenmiştir.
✓ Asli vazifesi Allah’a kulluk etmektir.
✓ Tabiattaki herşey onun istifadesine sunulmuştur.
✓ Akıl ve irade sahibidir.
✓ Kötülüğe de yönelebilen bir varlıktır.
Bu çerçeve içerisinde kelam, bir yönüyle insanın özgürlüğüne vurgu yaparak sorumluluğunun dayandığı zemini bildirir-
ken, diğer taraftan özgürlüğün mutlak ve sınırsız olmadığını, İnsanın Allah’ın (c.c.) mutlak kudret ve iradesi ile kuşatıldığını
23
vurgular. Aynı şekilde kelam özgürlük verilen insanın, Kur’an’ın ifadesiyle başıboş bırakılmadığını bildirerek doğru ya da
24
25
yanlış tercihleri sonucunda karşılaşacağı olumlu ya da olumsuz durumları tasvir eder. Bu şekilde Allah-insan ilişkisine dair
sağlıklı bir zemin oluşturmaya çalışır.
2. Bilgi Meselesi
Kelamın bilgi konusuyla ilgilenmesi inanca ilişkin esasları temellendirme, açıklama ve savunma amacına yöneliktir.
Çünkü gerek temel meseleler, yani mesâil üzerine söz söyleyebilmek gerekse bunlar üzerine konuşurken vasıta olarak
kullanılacak hususları ortaya koyabilmek için önce bir şeyleri bilmenin mutlak anlamda mümkün olduğu ispatlanmalıdır.
Kelamcılara göre, varlıkların gerçekten var olduğu reddedilmesi imkânsız bir temel ilke olarak ortaya çıkınca; insanın bu
varlıklara dair bilgi sahibi olmasının mümkün olduğunu da zorunlu olarak kabul etmek gerekir.
Bilgi meselesinin kelamcılar tarafından ele alınması, bir yandan da onların konuları sistemli ve metodik biçimde ortaya
koyma gayretlerinin tabiî sonucudur. Zira kelam, bir anlamda inanç esaslarının sistemleştirilmesidir. Sağlam ve eksiksiz bir
sistemden söz edilecekse bunun bir bilgi temelinin yanı sıra kendine özgü bir metodunun olması da gereklidir. Zikredilen
gerekçelerle bilgi konusunu ele alan ve öncelikle bilginin imkânı üzerinde duran kelamcılar, daha sonra bilgiyi tanımlamaya
ve bilgi elde etme vasıtalarının neler olduğunu tespite yönelmişlerdir.
B BİLGİ KUTUSU
Kelamcılar, evrenin sanal ve bir yanılsamadan ibaret olduğu ve ayrıca varlıklar gerçekten var ol-
madığı için doğru bilgiye ulaşmanın da imkânsız olduğu iddiasını saçma bulur ve bunu oldukça ilginç
farazî örneklerle ortaya koyar. Buna göre, varlıkların gerçekliğini ve bunlara dair bilgiye ulaşmanın
mümkün oluşunu reddeden kimselere, varsayalım vurulduğu veya bir şekilde acı verildiğinde, onlar
buna dair kendilerinde bir bilgi oluştuğunu ve bunu diğer insanlara bildirmelerinin mümkün olduğunu
kabul etmek durumunda kalacaklardır. Çünkü bu durumdan şikâyet etmeleri, bir varlığı, bir vakıayı
haber vermek anlamına gelir; bu da doğrudan doğruya hem vakıanın gerçek olmasını hem de onunla
ilgili bir bilginin varlığını ortaya koymaktadır.
(Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd Tercümesi, s. 193.)
23 bk. Kehf suresi, 29.ayet.
24 bk. İnsan suresi, 30. ayet.
25 bk. Müminûn suresi, 115. ayet; Kıyâme suresi, 36. ayet.
34