Page 50 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 50
2. ÜNİTE AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR
İslam, her ne şekilde olursa olsun haksız
“Yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan kazancı yasaklamış, başkasının malına el uzatıl-
caydırıcı bir müeyyide olmak üzere masını ve rüşvete başvurulmasını hırsızlık kabul
hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini etmiştir. Atalarımız, “Hırsızlığın büyüğü küçüğü
kesin. Allah mutlak güç sahibidir, olmaz.” diyerek en küçük bir şeyin gizlice alınma-
hüküm ve hikmet sahibidir.” sından kamuya ait malların israf edilmesine ka-
(Mâide suresi, 38. ayet)
dar her türlü haram kazancın hırsızlık olduğuna
vurgu yapmışlardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v),
zekât toplamak için gönderdiği bir memurun, dönüşünde, “Bu sizindir, şu da bana verilen
hediyedir.” demesine karşı çıkmış ve “Eğer doğru söylüyorsan (git), anne-babanın evinde otur
ve bu hediyeler sana gelsin, görelim.” buyurmuştur.
200
Dinen günah olan hırsızlık hukuki yönden suç sayılmakta; ahlaki açıdan da kınanmaktadır.
Hırsızlık, insanın ahlaki değerlerden yoksun olduğunu gösteren bir davranıştır. Bu kötü fiilin
işlenmesiyle toplumun düzeni ve huzuru bozulur, insanlar arasında güven duygusu ortadan
kalkar. Hırsızlık yapan kimse iki büyük suç ve günah işlemiş olur. Birincisi, toplumun hukuk
ve ahlak düzenini bozarak haksız kazanç elde etmek, ikincisi de kul hakkını ihlal etmektir.
BİR OLAY
Hz. Aişe validemizden nakledildiğine göre, Mahzû-
moğullan’ndan varlıklı bir kadın hırsızlık yapmıştı.
Bu durum Kureyş’i üzmüş, kendi aralannda mese-
leyi Resulüllah’a kimin arz edeceğini tartışmışlar ve
Resulüllah’ın çok sevdiği Üsâme’nin aracılık yapabi-
leceğine karar vermişlerdi. Bunun üzerine Üsâme
Resulullah ile konuşmuş, ancak hak ve adalete vur-
gu yapan şu tarihi cevabi almıştı: “Sizden öncekiler
ancak aralannda soydu biri hırsızlık ettiğinde onu
bırakıvermeleri; zayıf biri hırsızlık ettiğinde ise ona
had cezası uygulamaları sebebiyle helak olmuştur.
Allah’ayemin olsun ki, Muhammed’in kızı Fâtıma
hırsızlık etse muhakkak onun da elini keserdim.”
buyurdu.
(Buhârî, Hudûd, 12; Müslim, Hudûd, 8)
200 Müslim, İmare, 27.
66