Page 7 - Akaid 2. Ünite
P. 7
2. Ünite 2. Ünite İMAN VE MAHİYETİ
Kur’an-ı Kerim’deki “...İman eden-
lere gelince (her inen sure) onların
imanlarını arttırır ve onlar sevinir-
ler.” ; “İmanlarını bir kat daha art-
13
tırsınlar diye müminlerin kalplerine
güven indiren O’dur.” ; “Müminler
14
ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri
titreyen, kendilerine Allah’ın ayetle-
ri okunduğunda imanlarını arttıran
ve yalnız Rableri’ne dayanıp güvenen
kimselerdir.” anlamındaki ayetler ile
15
bu konudaki hadisler, imanın kuvvet
yönüyle farklı seviyelerde olabileceğini,
nitelik yönüyle artma ve eksilme göste-
rebileceğini ifade etmektedir. Bilgiyi görerek elde etmek onu daha kalıcı ve inandırıcı hale getirir.
2. İman ve Amel Arasındaki İlişki
Amel; iradeye dayalı iş, davranış ve eylem demektir. Esasen tasdik ve ikrar da birer ameldir.
Ancak amel deyince daha çok kalp ve dil dışında kalan organların ameli anlaşılmaktadır. Bu durum-
da iman ile amel birbirinden ayrı şeyler olmasına, amel imanın bir parçası olmamasına rağmen,
her ikisi arasında çok sıkı bir bağ ve ilişki bulunmaktadır.
Amel imanın ayrılmaz parçası de-
ğildir: Ehl-i sünnet âlimlerine göre amel, T TARTIŞALIM
imanın parçası, rüknü ve olmazsa olmaz
rüknü değildir. Bu sebeple bütün dinî “Asra yemin ederim ki insan gerçekten zi-
esasları kalpten benimsemiş fakat çeşitli yan içindedir. Bundan ancak iman edip salih
sebeplerle buyrukları yerine getirmemiş amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye
veya yasakları çiğnemiş olan kimse, iş- edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna-
lediği günahı helal saymadığı müddetçe dır.“
mümin sayılır. Çünkü: (Asr suresi, 1-3. ayetler.)
Yukarıdaki sureyi iman amel ilişkisi açısın-
1. Kur’an-ı Kerim’de “iman edenler dan tartışınız.
ve salih amel işleyenler” ifadesinin geç-
tiği pek çok ayet vardır. Bu ayetlerde
16
“iman edenler” ile “salih amel işleyen-
ler” ayrı ayrı zikredilmiştir. Eğer amel N NOT EDELİM
imanın bir parçası olsaydı, “iman eden-
ler” denilince ayrıca “salih amel işleyen-
ler” demeye gerek kalmazdı. Çünkü bir “İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na
şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütün- kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri
le birlikte onun parçalarının da tek tek boşa giden kimselerdir ki biz onlar için kıya-
sayılması gerekmez. Mesela “Ali geldi” met gününde tartıya gerek duymayacağız.”
dendiğinde, Ali’nin birer parçası olan or-
ganları da sayılarak “Ali ve ayakları, elleri (Kehf suresi, 105. ayet.)
ve başı geldi” denilmez.
13. Tevbe suresi, 124. ayet.
14. Fetih suresi, 4. ayet.
15. Enfâl suresi, 2. ayet.
16. bk. Bakara suresi, 277. ayet; Yunus Suresi, 9. ayet; Hûd suresi, 23. ayet.
31