Page 5 - Akaid 2. Ünite
P. 5
2. Ünite 2. Ünite İMAN VE MAHİYETİ
Üçüncü derece ise; Hz. Peygamber
tarafından bize ulaştırılan, manası açık O OKUYALIM @
ayet ve mütevatir hadislerle sabit olan
haber ve dinî hükümlere, Allah (c.c) ve ÂMENTÜ
Resul’ünün bildirdiği şekilde, ayrıntıları “İnandım” anlamına gelen “âmentü”, İs-
ile tek tek inanmaktır. Mesela namaz, lam’ın iman esaslarını ana hatlarıyla ifade
oruç, zekât, hac vb. farzları; helal ve ha- eden bir terimdir. Ayet ve hadislere dayana-
ram olan şeyleri öğrenip bütün bunların rak “âmentü” şöyle bir formül hâline getiril-
farz, helal, haram olduklarını yürekten miştir:
tasdik etmek tafsilî imanın üçüncü ve en ْ ُ ُ َ َ ّٰ ٰ
َ
ْ َ َ
ُ ُ َ
َ َ
ُ ْ َ
geniş derecesidir. ِ مويلاو ِهِلسر و ِهبتك و ِهِتكِئلام و ِللاب تنما
ِ
ِ
َ َ ّٰ َ َ َ َ ْ آ ْ
َ
َ
َ
َ
ْ
ّ
Müslüman olmak isteyen bir kim- ىلاعت ِللا ن ِ م ِ هرش و ِ هريخ ردقلابو ر ِ خلا
ِ
se, icmalî iman ile İslam’a girmiş olur. َ ٰ آ ْ َ ُ َ ْ َ ِ ٌّ َ ِ ْ َ ْ ِ َ ْ َ ُ ِ ْ َ َ
ْ
Bu iman üzere ölürse neticede cenne- هلِا ل نا دهشا قح ِ توملا دعب ثعبلاو
ُ
ً
ْ َ
َّ َ
َّ
ّٰ
ُ
te girer. Dolayısıyla icmalî imanın, yeni هلوسر و هدبع ادمحم نا دهشا و للا لإ
ُ ُ َ َ ُ ُ َ
َّ َ ُ
َ ُ
َ
ْ
Müslüman olanlar ile akıl ve öğrenme ِ
seviyesi bakımından inanılacak hususla- “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygam-
rın ayrıntılarını kavrayamayan kimseler berlerine, ahiret gününe, kadere, hayr ve
için söz konusu olduğu söylenebilir. İc- şerrin Allah’tan olduğuna iman ettim. Ölüm-
malî iman, nihaî kurtuluş için yeterli olsa den sonra diriliş gerçektir. Allah’tan başka
da tafsilî iman Müslüman’ın imanını yü- ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu
celtir, olgunlaştırır, sağlam temeller üze- ve elçisi olduğuna şehadet ederim.”
rine oturtur. Allah’ı (c.c) ve O’ndan ge-
leni gönülden tasdik ettikten sonra, Hz.
Peygamberin açıkladığı tüm buyruk ve yasakları bütünüyle
öğrenmesi, kabullenmesi ve uygulaması gerekir. Tafsilî ima- N NOT EDELİM
nın üçüncü derecesi, zarûrât-ı dîniyye denilen ve inanılması
zorunlu bulunan bütün inanç, ibadet, muamelât ve ahlâk hü- Zarûrât-ı dîniyye, kesinlik arz
kümlerine inanmayı içermektedir. 9 ettiğinden bunların varlığı icti-
hada konu teşkil etmez.
İman - İslam İlişkisi: İslam sözlükte, “itaat etmek, boyun
eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlikte kılmak”
anlamlarına gelir. Terim olarak, “Yüce Allah’a itaat etmek, Hz.
Peygamberin din adına bildirmiş olduğu şeylerin hepsini kalp ile tasdik edip dil ile söylemek, inan-
dıklarını yaşamak, sözleri ve davranışları ile kabul edip benimsediğini göstermek” demektir.
Kur’an-ı Kerim’de iman ile İslam bazen aynı bazen farklı anlamda kullanılmıştır. İman ile İslam
aynı anlamda kullanılırsa da İslam kelimesi, İslam’ın gerekleri olan hükümlerin dinden olduğuna
inanmak, İslam’ı bir din olarak benimsemek ve ona boyun eğmek manasına gelir.
İman ile İslam’ın farklı kavramlar olarak
ele alınması durumunda her mümin, müslim T TARTIŞALIM
olmakta fakat her müslim, mümin sayılma-
maktadır. Çünkü bu anlamda İslam, kalbin Amentüdeki iman şartlarıyla İslam'ın
bağlanışı ve teslimiyeti değil de dilin ve or- beş şartını göz önünde tutarak mümin
ganların teslimiyeti, belli amellerin işlenmesi ve Müslüman kavramlarının birbiriyle
demektir. İslam daha genel bir kavram, iman olan ilişkisini tartışınız.
daha özel bir kavram olmaktadır. Mesela mü-
nafık, diliyle Müslüman olduğunu söyler, buy-
rukları yerine getiriyormuş izlenimi verir fakat
kalbiyle inanmaz. Münafık gerçekte inanma-
9. Saim Kılavuz, Anahatlarıyla İslam Akaidi ve Kelama Giriş s. 50.
29