Page 32 - Tefsir Okumaları 4. Ünite
P. 32

ÖRNEK TEFSİR METİNLERİ



                                                                                                             31
        “Biz her peygamberi -Allah’ın (c.c.) izniyle- ancak kendisine itaat edilsin diye gönderdik.”
        Bu ayetten anladığımıza göre; davetin metodu sadece vaaz ve irşattan ibaret değildir. Bunlardan
        başka yapılması gereken bir diğer şey de, insan hayatında, iyiliği gerçekleştirip kötülüğü yok edecek,
        toplumun iyi adetlerini koruyacak “emir” ve “nehiy” yetkisine sahip bir otoritenin kurulmasıdır.

               Bazı  insanların  gurur  ve  kibirleri,  bazılarının  ihtiras  ve  çıkarlarıyla  çarpışacağından

        dolayı, hayra davet etmenin, iyiliği emredip
        kötülüğü  nehyetmenin  o  kadar  kolay
        ve  rahat  olmayacağını  görürüz.  Çünkü
        insanlar arasında zorba diktatörler, baskıcı

        egemenler, sıkıntıya gelemeyen zenginler,
        ciddiyetten     uzak     laubaliler,   adaleti
        sevmeyen  zalimler  ve  iyiliği  reddedip
        kötülükten  hoşlanan  insanlar  her  zaman

        bulunur. Bu yüzden, hayr galip gelip, iyilik,
        iyilik  olarak  ve  kötülük  de  kötülük  olarak
        bilinmedikçe Müslümanlar kurtulamayacağı
        gibi insanlık da kurtulamaz. İşte bütün bunlar

        için iyiliği emredip kötülükten nehyeden ve
        kendisine  itaat  edilen  bir  otoritenin  varlığı
        gerekmektedir.


               Bundan dolayı Allah’a (c.c.) inanan,             Allah yoksula, muhtaca yardım etmeyi emreder.
        iman  kardeşliği  bağıyla  birbirine  bağlanan
        ve bütün zorluklarına rağmen bu sorumluluğu yerine getirmek için her türlü sıkıntıya göğüs geren
        bir cemaatin bulunması zorunludur. Yüce Allah, bu görevi yerine getirenler için şöyle buyuruyor:
        “İşte  onlar  kurtuluşa  erenlerdir.”


               Böyle bir cemaatin bulunduğu ortamda hak, batıldan; adalet, zulümden daha güçlüdür.
        Orada, iyilik yapan kişi, kendisine birçok yardımcı bulur. Kötülük yapan ise direniş ve horlanma ile
        karşılaşır.


               Her şeyiyle cahiliyeden farklı olan İslam’ın bütün değerleriyle yaşandığı bir ortamın varlığı
        kaçınılmazdır.

               Medine’deki ilk Müslüman cemaat, bu esas üzerine kurulmuştu. Bu cemaat, Allah’ı bütün
        sıfatlarıyla bilip O’na inanan müminlerden oluşmuş, kardeşlik duygularının hakim olduğu ve kendi

        içinde uyumlu bir cemaatti. Karşılıksız sevgi, dostluk, dayanışma konularında öyle bir duruma
        gelmişlerdi ki o süreç gerçekten yaşanmamış olmasaydı, bu vâkıa, hayalperestlerin uydurduğu
        bir  ütopya  zannedilebilirdi.  Muhacir  ve  Ensar  arasında  gerçekleştirilen  kardeşlik  bu  dünyada
        yaşanmış bir süreç olmakla beraber, sanki o, ebedî âlemdeki cennet hayatından bir kesittir.         32

        31   Nisâ suresi, 64.ayet.
        32   Seyyid Kutub, Fizilali’l Kur’anl (C 2, s.384-388’den düzenlenmiştir.)

                                                           218
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37