Page 11 - Tefsir 4. Ünite
P. 11

4. ÜNİTE                                      KUR’AN'I ANLAMA VE YORUMLAMA


             2.4. Kur’an’ın Sahabe ve Tâbiîn Görüşleri ile Tefsiri

            Kur’an-ı Kerim’i anlama ve yorumlama sırasında takip edilmesi
          gereken bir ilke de sahabe ve tâbiîn sözlerini kullanmaktır. Bunun
          sebebini şöyle izah edebiliriz: Hz. Peygamber’den sonra Kur’an-ı
          Kerim’i anlama, kelime ve cümlelerinin manalarını derinlemesine
          kavrama ve tefsir etmede en yetkin nesil sahabedir. Sahabe Döne-
          mi'nde dinî ve dünyevi bazı sorunlar ortaya çıktı. İşte Kur’an-ı Ke-
          rim’in anlaşılması ve açıklanmasını içine alan tefsir ihtiyacı, böyle
          bir ortamda doğdu. Bu sorunlar yine sahabe tarafından çözüldü.
            Sahabe,  eğitim  ve  terbiyesini  Hz.  Peygamber’den  almıştı.
          Kur’an-ı  Kerim’in  hayat  tarzının  uygulanışını  ondan  görmüş,
          gerektiği zaman ondan sorarak öğrenme şansına sahip olmuştu.
          Ayrıca  Kur’an-ı  Kerim’in  nüzulüne  şahit  oldukları  için  ayetlerin
          inişine  sebep  olan  olayları  biliyorlardı.  Kısaca,  sahabenin  tefsir
          konusundaki üstünlüğü, nüzul dönemi olaylarını ve ayetlerin iniş
          sebeplerini bilmeleri, ayetlerde verilmek istenen hakiki manaya
          vâkıf olmaları nedeniyledir. Bu nitelikli bilgilere sahip olan sahabenin
          tefsiri ayetlerin nüzul sebeplerini aktarma, kelime veya ifadelerin
          manalarını belirtme, bir kelime veya ayetteki kapalılığı açıklama
          ve bazı ayetlerden hüküm çıkarmadan ibaret idi. Sahabeden gelen
          rivayetler, genel olarak ikiye ayrılır. Birincisi Hz. Peygamber’den
          duyarak  ya  da  görerek  naklettikleridir.  Bunlara  “merfû  rivayet”
          denir. Hz. Ali’nin Bakara suresi 198. ayette bahsedilen vakfenin
          yeri  hakkındaki  şu  hatırası  bunun  canlı  örneğidir:  “Resullullah
          Müzdelife’de sabahladığında Kuzeh tepesinin üzerinde durdu ve
          ‘Burası vakfe yeridir. Müzdelife’nin her tarafı vakfe yeridir.” dedi.”
                                                                       25
          Buna göre Hz. Ali (r.a.), vakfe yerinin neresi olduğunu doğrudan
          Resûlüllah’tan  (s.a.v.)  hem  duymuş  hem  de  görmüştür.  Bu  tür
          rivayetler onun nüzul dönemindeki bilgi birikimini gösterir.

                                                   DEĞERLENDİRELİM


                Sahabeden Ebu Huzeyfe (r.a) diyorki: “Bir keresinde Ali’nin yanına gittim. Dedi ki, ‘Size,
             her müminin dikkate alması gereken bir söz söyleyeyim mi?’ Biz de onaylayınca “Başınıza
             her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.” Şûrâ
             suresi, 30. ayetini okudu ve şunları ekledi; “Allah (c.c.), dünyada verdiği cezayı kıyamet günü
             tekrar vermekten ve dünyada gösterdiği toleransı aynen kıyamet günü de göstermekten imtina
             eder.”
             (İbn Ebî Hâtim, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, C 9, s. 327)

              Yukarıdaki parçayı okuyunuz ve Kur'an'ın sahabe ve tâbiîn görüşleri ile tefsiri
            bağlamında değerlendiriniz.





          25  Taberî, Câmi‘u’l-Beyân, C 3, s. 522.


                                                                                                   97
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16