Page 16 - Tefsir 2. Ünite
P. 16
TEFSİR 2. ÜNİTE
Aynı şekilde; ‘hesap günü, din günü, dirilme günü, ka-
vuşma günü, pişmanlık günü’ kelimeleri de ‘ahi-
ret günü'yle eş anlamlı yani nezâir kelimelerindendir.
Vücûh ve nezâirle ilgili eserler büyük ölçüde Mukâtil’in gö-
rüşlerine dayandırılmış, bu eserlerde önceleri bir sistem gö-
zetilmezken zamanla alfabetik sıralamaya geçilmiştir.
Konuya dair eserlerde ele alınan kelime sayısı yanında
bu kelimelere atfedilen vücûh sayısında da farklılıklar vardır.
Nitekim Mukātil b. Süleyman 185 kelime tesbit ederken Yah-
yâ b. Sellâm 115, İbnü’l-Cevzî 324, Dâmegānî 531, Hîrî 588
kelime tesbit etmiştir. Meselâ “emr” kelimesinin Mukātil,
Yahyâ ve Hîrî’de on üç, Dâmegānî’de on yedi veçhi belirtil-
miştir. “Hak” kelimesinin vücûh sayısı Mukātil’de on bir, Dâ-
megānî’de on iki, Hîrî’de yirmi dokuzdur. 33
Ayet ve surelerdeki anlam zenginliği, ayetleri açıklamada
ifade zenginliği kazandırmaktadır. Bu yüzden de vücuh ve
nezair ilmi dikkate alınmadığında ayetlerin manalarını doğru
bir şekilde anlamak mümkün olmaz. Bu ayetleri anlamada
vücuh ve nezair ilmi dikkate alınmalıdır.
3.8. Hurûf-i Mukattaa
Hurûf, harf kelimesin çoğuludur. Mukattaa ise ‘kesilmiş
şey’ anlamındadır. Terim anlamı ise bazı sure başlarında bu-
lunan ve tek tek okunan harflerdir. Mukattaa harflerine hecâ
harfleri de denilir. Mushafta [ ن-ق-رلا-سط-ص-رملا ] harfleri
başlarında yer aldıkları ayetin bir parçası olarak kabul edil-
miştir. Diğer surelerdeki mukattaa harfler ise başlı başına
müstakil birer ayettir.
BİLGİ KUTUSU Hurûf-i mukattaa on dört harftir ve bu sayı Arap alfabe-
Yâsîn suresinin başında yer sinin yarısına tekabül etmektedir. Bu hafler Kur’an’da, harf
alan mukattaa harfleri müstakil sayıları bir ile beş arasında değişen on üç ayrı kalıpta kulla-
bir ayettir. nılmıştır. Bunların, yirmi yedisi Mekki ve ikisi Medeni olmak
üzere yirmi dokuz surenin başında yer almıştır.
Hz. Peygamber onların manalarını bildiği halde onları
açıklamamıştır. Dolayısıyla onları bilmek Müslümanlara bir
NOT EDELİM sorumluluk getirmez.
Genellikle ilk dönem müfessirleri, hurûf-ı mukattaayı,
“Her kitabın bir sırrı vardır. mealini yalnızca Allah’ın (c.c.) bildiği müteşâbihlerden
Allah’ın (c.c.) Kur’an’daki sırrı saymışlardır. Manaları insanlara gizlendiğinden onları kesin
mukattaa harfleridir.” bir mana ile yorumlamamışlardır. Hz. Ebu Bekir (ö. 634) der
Hz. Ebu Bekir (r.a) ki, “Her kitabın bir sırrı vardır, Allah’ın (c.c.) Kur’an’daki sırrı
(İbnu’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr, C 1, s. 20) mukattaa harfleridir.” Hz. Ali (ö. 660) de “Her kitabın bir
34
özü vardır, bu kitabın özü de hurûf-ı mukattaadır.” demiştir.
35
33 İsmail b. Ahmed el-Hîrî, Vücûhü’l-Ķur’ân, Neşredenin girişi, s. 18-19.
34 İbnül-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr, C 1, s. 20.
35 Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, C 1, s. 159; Subhi Sâlih, Mebâhis, s. 236; İsmail
Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 136.
46