Page 19 - Tefsir 2. Ünite
P. 19
2. ÜNİTE TEFSİR İLMİ VE KAVRAMLARI
3.11. Mecazlar ve Deyimler DEĞERLENDİRELİM
Mecaz, sözlükte yürüyerek geçmek ve yol katetmek de-
mektir. Bir terim olarak mecaz, bir sözü, bir karine ve bir 1. “…insanların dalga
alakanın varlığı sebebiyle gerçek anlamı dışında başka bir dalga Allah’ın dinine
manada kullanmaktır. Karineden maksat mecaz anlamı ge- girmekte olduklarını
rektiren delil ve işaretin bulunmasıdır. Alaka ise sözün hakiki gördüğünde…”
(Nasr suresi, 2. ayet)
mealiyle mecazi anlamı arasında olan irtibattır.
Mesela bir ayette “Onlar hidayete karşılık dalaleti satın 2. “Şüphesiz, yeryüzünde
aldılar. Ancak onların bu ticareti kazanmamıştır...” buyrulur. yürüyen canlıların Allah
39
katında en kötüsü, akıl-
Burada mecaz vardır. Çünkü onların bu ticareti kazanmamıştır larını kullanmayan (ger-
sözü, esasen “Onlar bu ticaretlerinde kazanmamıştır.” çeği görmeyen) sağırlar ve
demektir. Karine ise aklen ticaretin kendi başına kazanmasının dilsizlerdir.”
imkansız olmasıdır. Bu tür mecaza akli mecaz denir. Başka bir (Enfâl suresi, 22. ayet)
ayette de “...O münafıklar ölüm korkusundan parmaklarını
kulaklarına tıkarlar...” buyrulur. Bunda da mecaz vardır. 3. “Kim bu dünyada körlük
40
Çünkü parmakların bütününün kulağa sokulması mümkün ettiyse ahirette de kördür,
değildir. Parmak uçlarını kulaklarına tıkarlar demektir. Bu yolunu daha da şaşırmış-
tır.”
ifadede ‘‘zikru’l-küll ve iradetü’l-cüz’’ (bütünü söyleyip bir (İsrâ suresi, 72. ayet)
parçayı kastetme) adı verilen tarz vardır. Cüzün zikredilip
bütünün kastedilmesi şeklinde de mecaz vardır. Bir başka Bu ayetleri hakikat ve me-
örnek, Beled suresi 13. ayette geçen [ ٖةبَقر ُّ ك َ ف ] terkibidir. caz açısından değerlendiriniz.
ٍ
َ َ
Buradaki “kölenin boynunun azat edilmesi” deyimi; kölenin
şahsının azat edilmesi demektir. Burada cüz zikredilip bütün
kastedilmiştir. Bu çeşit mecazlara lügavî mecaz denir. BİLGİ KUTUSU
Kur’an ayetlerindeki deyimler de ayrıcalıklı bir anlatım
tarzıdır. Bunların Türkçedeki karşılıklarının bulunmasında Mecaz dilimizde de aynı
ِ
dikkatli olmak gerekir. Mesela [ ُةنكسمْلاو ُةَّلّذلا مِهيَلع تبِرضو ] manada kullanılmaktadır. Me-
ُ
َ َ
َ
َ
ْ َ َ
ْ َ
ُ ْ
ayetindeki duribet aleyhim tabirinin, “...Üzerlerine alçaklık cazın karşıtı hakikattir. Haki-
ve yoksulluk damgası vuruldu...” şeklinde lafzen tercüme kat kendi yerinde duran, sabit
41
olan nesne, doğru inanç ve
edilmesi çok defa maksadı vermez. Oysa deyim olarak “zille- maksada uygun düşen söz de-
te ve fakr u zarurete düçar olmak”, veya “zillet ve hakarete mektir.
maruz kalmak” şeklinde ifade edilmesi demektir. Bu durum Mecaz ve hakikat, her dilin
kadim tefsirlerde, gayet net bir biçimde izah edilmiştir. vazgeçilmez ifade zenginlik-
Mütercim, çeviri yaparken Arapça ve Türkçenin bütün lerindendir. Diller, tatlılık ve
inceliklerine nüfuz edebilmelidir. Bu çerçevede her iki dilde çekiciliğini biraz da bu ifade
de kullanılan mecazi ifadelere ve deyimlere, atasözlerine ve tarzıyla kazanmaktadır. İlahî
terimlere tam anlamıyla vakıf olmalı, söz konusu ifadelerin bilgileri insan diliyle ulaştıran
kesiştiği ve ayrıştığı noktaları bilmelidir. Mesela "hammalete’l Kur’an-ı Kerim’in, bu dilin in-
hatab"ın “odun hamalı” diye tercüme edilmesi maksadı celiklerini kullanması doğaldır.
42
anlatmaz. Fakat bir deyim olarak düşünülüp “iğrenç Bu yüzden Kur’an, anlatımın-
söylentilerin taşıyıcısı kadın” veya “laf taşıyıp, kovuculuk da teşbih, temsil, kinaye gibi
yapan dedikoducu kadın” diye anlaşılması ve aktarılması edebî sanatlardan birisi olan
mealini karşılar. mecazı da kullanmıştır.
39 Bakara suresi, 16. ayet.
40 Bakara suresi, 19. ayet.
41 Bakara suresi, 61. ayet.
42 bk. Tebbet suresi, 4. ayet.
49