Page 16 - Siyer 3. Ünite
P. 16

SIYER

                     Mekke müşrikleri Hz. Peygamber ve onun çağrısını kabul eden Müslümanlara karşı alay ve
                     hakaretle başlayıp nihayet öldürmeye varan ağır işkenceler uyguluyordu. Her türlü psikolojik,
                     fiziki ve ekonomik baskıyla devam eden işkencenin öncüsü de Ebu Cehil’di. O, Müslüman ol-
                     duğunu duyduğu kimselere gider eğer şehrin önemli bir kişisiyse onu tahkir eder ve şerefini
                     düşürmekle tehdit ederdi. Müslüman olan kişi tüccar ise onun ticari faaliyetlerini engellemek
                     suretiyle onu zor durumda bırakırdı. Şayet Müslüman olan bir köle, fakir veya himayesi olma-
                     yan birisiyse onu doğrudan darp etmekten kaçınmazdı.
                                                                   60
                     Mekke toplumu içinde en büyük eziyeti güçlü bir kabileye mensup olmadığı için himayesiz ka-
                     lan veya köle olan Müslümanlar görüyordu. Bunlardan biri olan Ammar b. Yasir ve ailesi, Mekke
                     Dönemi’nde en fazla işkenceye maruz kalanlardandı. Bu sebeple Hz. Peygamber onların yan-
                     larına uğruyor ve “Sabır, ey Yasir ailesi! Size vaat edilen yer cennettir.” buyurarak onları teselli
                     ediyordu. Ancak Yasir yapılan işkenceler sebebiyle şehit oldu. Kocasını kaybeden Sümeyye ken-
                     dilerine işkence eden Ebu Cehil’e ağır sözler söyledi. Bunun üzerine Ebu Cehil onu mızrağıyla
                     öldürdü. İslam’ın ilk kadın şehidi olan Sümeyye’nin oğlu Abdullah da bu işkenceler sırasında
                     şehit edildi. Müşrikler Ammar’a da işkence ettiler. “Muhammed’e sövmedikçe, Lat ve Uzza Mu-
                     hammed’in dininden daha hayırlıdır demedikçe seni asla bırakmayacağız.” diyerek ona yap-
                     tıkları eziyete devam ettiler. Ammar, sonunda onların istediği şeyleri söylemek zorunda kaldı.
                     Yanına geldiğinde nasıl olduğunu soran Resulullah’a (s.a.v.) , “Vallahi iyi değilim, sana dil uzattım.
                     Onların ilahlarının senin dininden daha hayırlı olduğunu söyledim.” dedi. Hz. Peygamber, “O
                     anda kalbin nasıldı?” diye sorunca Ammar, “Kalbimi imanla mutmain olmuş ve demirden daha
                     sert buldum.” cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v.) , “Bu söylediklerinden dolayı
                     sana bir sorumluluk yok. Şayet onlar bunu sana tekrar yaparlarsa sen de onlara aynı şeyleri
                     söyle.” buyurdu. 61

                             TARİHTEN BİR SAYFA



                       Demircilikle geçinen Habbab b. Eret’in müşrik ileri gelenlerinden biri olan Âs
                       b. Vâil’den yaptığı işe karşılık alacağı vardı. Onu talep etmek için yanına vardı-
                       ğında Âs b. Vâil, ona “Muhammed’i inkâr etmedikçe sana olan borcumu asla öde-
                       meyeceğim.” dedi. Bunun üzerine Habbab (r.a.) , “Sen ölüp diriltilmedikçe ben de asla
                       Muhammed’i inkâr etmeyeceğim.” şeklinde cevap verdi. Duyduklarından öfkelenen
                       Âs b. Vâil, ‘O hâlde kıyamet günü gel. O gün benim malım da olacak evladım da. Sana
                       olan borcumu o gün öderim.” diyerek onunla alay etti. Bunun üzerine şu ayet-i kerimeler
                       nazil oldu: “(Resulüm!) Ayetlerimizi inkâr eden ve ‘Muhakkak surette bana mal ve ev-
                       lat verilecek.’ diyen adamı gördün mü? O, gaybı mı bildi, yoksa Allah’ın katından bir söz
                       mü aldı? Kesinlikle hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.
                       Onun dediğine biz vâris oluruz (malı ve evladı bize kalır), kendisi de bize yapayalnız gelir.”
                       (Meryem suresi, 77-80. ayetler.)
                                                                       (Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 201.)

                     Hz. Peygamber’in Ammar b. Yasir’e yapmış olduğu tavsiyeye rağmen müşriklere boyun eğmeyen
                     sahabiler de vardı. Habbab b. Eret, bunlardan birisiydi. İslam’ı ilk kabul edenlerden olan Habba-
                     b (r.a.)  kızgın çöl kumlarına yatırılmak suretiyle yapılan işkenceye dayanır, dinini inkâr etmezdi. Küçük
                     yaşta Rum diyarına köle olarak satıldığı için Suheyb b. Rumî ismiyle meşhur olan Suheyb b. Sinan
                     da işkence gören sahabilerdendir. Risaletin açıklandığı dönemde Mekke’de bulunan Suheyb (r.a.) ,
                     maruz kaldığı bütün baskı ve işkencelere rağmen dininde sebat etmiş, Hz. Peygamber’i davasında
                     yalnız bırakmamıştır. Müşriklerin sözlü saldırılarına cevap vermekten de sakınmamıştır. 62

                     60  İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 342.
                     61  Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 181-182.
                     62  bk. Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 200-209.



                    70
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21