Page 14 - Siyer 3. Ünite
P. 14
SIYER
Müşriklerin dinî sebepler dışında siyasi ve ekonomik kaygılarla da İslam’a karşı çıktıkları
Kur’an’da şöyle ifade edilmiştir: “Biz seninle beraber doğru yola uyarsak yurdumuzdan atılı-
rız, dediler…” Ayette de belirtildiği gibi putperestliğin ortadan kalkmasıyla birlikte Kâbe’nin
50
kutsiyetini kaybedeceğinden endişe eden müşrikler ayrıca Mekke ekonomisinin de bu durum-
dan olumsuz etkileneceğini düşünüyorlardı. Zira İslam’a düşmanlık etmede öncü olanların aynı
zamanda Mekke’nin zengin tüccarları olması, müşriklerin Hz. Peygamber’le mücadele ederken
şahsi menfaatlerini de korumayı amaçladıklarını gösterir.
Kureyşli kabile reislerinin çıkarlarını korumak adına giriştikleri mücadelede itiraz ettikleri bir
diğer husus Hz. Peygamber’in sosyal konumuydu. Çünkü onlara göre lider olmak için büyük bir
servete ve çok çocuğa sahibi olmak gerekiyordu. Bu özelliklere sahip olmadığını düşündükleri
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) risalet görevini üstlenmiş olmasını kabullenemediler. Zira bu makama
ondan daha layık olan insanların var olduğuna inanıyorlardı. Kureyş’in düşüncesine göre pey-
gamberlik, ilahî kelamın ifadesiyle “… Bu Kur’an iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz
mıydı?” dedikleri Mekkeli ve Taifli kabile reislerinin hakkıydı.
51
YORUMLAYALIM
Müşriklerden Velid b. Muğire şöyle demiştir: “Ben Kureyş kabilesinin büyüğü
ve efendisi olayım da bir kenara bırakılayım. Bu nasıl olur? Benim yerime Mu-
hammed’e mi ayetler indirilir? Amr b. Umeyr, Sakif kabilesinin başkanı olarak o da
mı bir kenara bırakılsın. İkimiz Mekke ve Taif’in efendisi ve lideri olduğumuz hâlde
Muhammed’e mi vahiy gelecek? Bu mümkün mü?”
(İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 387.)
Yukarıdaki metinden hareketle müşriklerin risalete bakışını yorumlayınız.
Hz. Peygamber’in tebliğini sürdürürken Kureyşliler arasında sınıf farkı gözetmemesi kabile re-
islerinin itiraz ettiği bir diğer husustu. Allah Resulü’nün (s.a.v.) davetine icabet eden fakir ve kö-
leler ile aynı dine mensup olmayı gururlarına yediremeyen müşrikler, kölelerinin Müslüman
olmasını da bir nevi kendilerine isyan olarak görüyorlardı. Diğer taraftan İslam’ın inananları
kardeş ilan etmesi, üstünlüğü zenginlik ve nüfuzla belirlemek yerine takva ile ölçmesi onlar
52
için alışageldikleri sosyal düzenin bozulması anlamına geliyordu. Mekkeliler bu sebeple mevcut
konumlarını tehdit ettiğini düşündükleri İslam’la mücadeleyi seçtiler.
İslam’ın dünya hayatında yapılan her şeyin karşılığının ahirette görüleceğine dair inancı müşrik-
leri rahatsız ediyordu. Zira onlar düşkün oldukları içki, kumar ve fuhuş gibi kötü alışkanlıklar ve
haksız kazanç elde etmek adına yaptıkları zulümler sebebiyle ölümden sonraki hayatta hesap
vermek zorunda olmaktan hiç memnun olmamışlardı. Kur’an’ın ifadesiyle onlar şöyle düşü-
nüyorlardı; “… Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman
helak eder…”
53
Müşriklerin daha önceki ümmetlerin peygamber kıssalarından etkilenerek zihinlerinde oluş-
turdukları yanlış algıya göre peygamberin insanüstü bir varlık olması gerekiyordu. Dolayısıyla
kendileri gibi yiyip içen, ailesinin rızkı için uğraşan Hz. Peygamber’in de iddialarını destekleye-
cek bir hayat sürmesini bekliyorlardı. Bu sebeple Hz. Peygamber’den yerin altındaki hazineleri
çıkartmasını, sular akıtmasını, ölmüş atalarından bazılarını diriltmesini istiyorlar, bunları ger-
çekleştirmedikçe de risaletini kabul etmeyeceklerini söylüyorlardı. Allah Resulü’nün (s.a.v.) bu
54
isteklere cevabı ise daima Kur’an’ın diliyle şu şekilde oluyordu: “… Ben size, Allah’ın hazineleri
50 Kasas suresi, 57. ayet.
51 Zuhruf suresi, 31. ayet.
52 bk. Hucurât suresi, 10, 13. ayetler.
53 Câsiye suresi, 24. ayet.
54 İzzet Derveze, Kur’an’a Göre Hz. Muhammed’in Hayatı, C 1, s. 380-381.
68