Page 18 - Siyer 3. Ünite
P. 18
SIYER
görmesi müşrikler için razı olunması güç bir durumdu. Bu sebeple oradaki Müslümanların iade
edilmesi için Amr b. Âs ile Abdullah b. Ebi Rebîa değerli hediyelerle Habeşistan’a gönderildi.
Mekke elçileri, Necaşi Ashame’nin huzuruna çıktıklarında Mekke’den ayrılıp Habeşistan’a yer-
leşen asilerin kendi dinlerini terk ettiklerini, fakat sığındıkları insanların dini olan Hıristiyanlı-
ğı da benimsemediklerini söylediler. Ayak takımı olarak niteledikleri muhacirlerin kendilerine
teslim edilmesini talep ettiler. Ashame ise ülkesine sığınan insanları dinlemeden herhangi bir
karar vermeyeceğini söyleyerek Müslümanlardan bir sözcünün huzuruna getirilmesini emretti.
Bunun üzerine çağrılan Cafer b. Ebi Talib şöyle bir konuşma yaptı:
“Ey hükümdar! Yüce Allah aramızdan birini seçip de onu kendisi için elçi olarak gönderene kadar
biz cahillerdendik; putlara tapar, ölü hayvan eti yer ve çirkin işler yapardık. Akrabalarımızı gözet-
mez, komşuluk haklarını tanımazdık. Güçlü olanlarımız zayıf olanlarımızı ezerdi. Uzun bir müddet
bu hâlde yaşadıktan sonra Allah bize aramızdan soyunu, doğruluğunu, güvenilirliğini ve iffetini
bildiğimiz bir peygamber gönderdi. O bizi Allah Teâlâ’nın birliğini tanımaya ve O’na ibadet etmeye
çağırdı. Putlara tapmaktan, Allah’a ortak koşmaktan bizi uzaklaştırdı. Doğru söylemeyi, emane-
te ve akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla
güzel geçinmeyi, haramdan, kan dökmekten sa-
kınmayı emretti. Çirkin işlerden, yalandan, yetim
malı yemekten, namuslu kadına iftira etmekten
menetti. O, bize diğer insanlara kötülük yapmak-
tan çekinmeyi, sadece Allah’a ibadet etmeyi, sa-
daka vermeyi ve her çeşit iyi ve güzel ameller işle-
meyi öğretti. Bütün bunlar bize hoş ve cazip geldi
ve biz bunları yapmaya başladık. Fakat bunun
üzerine insanlarımız bize düşman oldu ve işkence
etti. Onların bize yaşattıklarından dolayı vatanımı-
zı terk etmek zorunda kaldık. Bize zulmettikleri,
kötülükte bulundukları ve bizimle dinimiz arasına
girdiklerinde memleketinize gelerek sizi tercih et-
tik. Komşuluğunuzu istedik ve yanınızda bize zul-
Görsel 3.8: Müslümanlara güvenli bir yurt olan medilmeyeceğini ümit ettik.”
Habeşistan’da Hıristiyanlık yaygındı.
Necaşi konuşmayı dinledikten sonra Cafer’e (r.a.)
yanında Peygamberin Allah’tan (c.c.) getirdiği bir şey olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Ca-
fer (r.a.) , Meryem suresinin baş tarafındaki ayetleri okudu. Ayetleri dinleyen Necaşi ve yanında-
kiler okunanların tesiriyle ağladı. Ashame, bu ayetler ile Hz. İsa’ya gelenlerin aynı kaynaktan
olduğunu söyleyerek onları asla teslim etmeyeceğini ve kimsenin de onlara ilişmesine göz
yummayacağını söyledi. Böylece Mekke elçileri bu çabalarından bir şey elde edemeden geri
dönmek durumunda kaldılar. 67
Habeşistan’a ulaşmalarından kısa bir müddet sonra orada çıkan bir isyan sebebiyle huzursuzluk
yaşayan muhacirler öte yandan Kureyşli müşriklerin Hz. Muhammed’e (s.a.v.) tabi oldukları, Müs-
lümanlara yönelik olumsuz şartların düzeldiği yönünde haberler aldılar. Bunun üzerine arala-
rından bazıları Mekke’ye döndü. Ancak söylentiler asılsız çıktı. Bu sebeple bir kısmı gizlice bir
kısmı ise himaye elde ederek ancak şehre girebildi. Yeniden Habeşistan’a geri dönmeyi de göze
alamayarak Medine’ye hicrete kadar Mekke’de kaldılar. 68
Müslümanların Medine’ye hicret etmeleri üzerine Habeşistan’da bulunan muhacirlerin bir kıs-
mı geri dönmüşlerdi. Geride kalan diğer muhacirlerin dönüşü ise Hayber’in fethiyle aynı zama-
na rastlamıştı. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) onları gördüğündeki sevinci sözlerine yansımış ve şöyle
buyurmuştur: “Hayber’in fethinin mi yoksa kardeşim Cafer’in gelmesinin mi daha sevindirici
olduğunu bilemiyorum.” 69
67 İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 359-362.
68 İbn Hişâm, es-Sîre, C 2, s. 3-9; Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 227.
69 İbn Hişâm, es-Sîre, C 4, s. 3; Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 198, 229.
72