Page 11 - Siyer 3. Ünite
P. 11
Ünıte 3
Şehrin ileri gelenlerinden Ebu Süfyan, Utbe b. Rebîa, Ebu Cehil, Nadr b. Hâris ve Ümeyye b.
Halef gibi şahıslar, risaleti inkâr sadedinde Hz. Peygamber’le münazara ve münakaşa içinde
olmuşlardı. Onlar Allah Resulü’nden (s.a.v.) sürekli mucizeler talep etmek suretiyle kendisini zor
durumda bırakmayı ve toplum nazarında etkisiz kılmayı planlıyorlardı. Hz. İsa’nın yaptığı gibi
atalarından bazılarını diriltmesini, Hz. Süleyman gibi rüzgârı emirlerine vermesini isteyen Ebu
Cehil’in taleplerini hiçbir zaman dikkate almayan Hz. Peygamber, istedikleri şeylerin Allah’ın (c.c.)
takdirinde olduğunu, kendisinin ancak tebliğle görevlendirildiğini ifade edip onlarla tartışmaya
girmemiştir.
38
Vahyin muciz kelamını inkâr edemeyen Mekkeliler, vahyin kaynağının Allah (c.c.) olduğunu kabul
etmeyip birtakım iddia ve iftiralarda bulunarak Hz. Peygamber’le mücadele etmeyi sürdürdü-
ler. Bu amaçla Hz. Peygamber’e mecnun , deli, kâhin, şair, gibi iftiralar atarak Kur’an kelamının
39
meşruluğu konusunda insanların zihinlerinde tereddüt meydana getirmeyi amaçladılar. Ancak
kendileri de bu iddia ve iftiraların temelsiz olduğunun farkındaydı. Zira Mekke’de sözüne itibar
edilen Velid b. Muğire’nin Dârünnedve’de kavmine hitaben, “Ey Kavmim! Hac sebebiyle ge-
len Araplar Muhammed’i soruyorlar. Kiminiz şair, kiminiz sihirbaz, kiminizse kâhin ve mecnun
diyerek onun hakkında farklı cevaplar veriyorsunuz. Hâlbuki insanlar bu vasıfların bir arada
olamayacağını biliyor. Bu sebeple onun hakkında görüş birliğine varmalı ve birbirinizi yalan-
lamamalısınız…” şeklinde yaptığı konuşma
müşriklerin içinde bulundukları durumun
çaresizliğini gösterir. Uzun tartışmalar ne-
ticesi vardıkları mutabakat sonunda Hz.
Peygamber’e sihirbaz demekte karar kılan
müşrikler, Allah Resulü’nün (s.a.v.) davetini
etkisiz kılmak için bu iftiralarını yaymaya
karar verdiler. 40
Müşrikler alay ve iftira ile istedikleri so-
nucu elde edemeyeceğini anlayınca Hz.
Peygamber’in tebliğ mücadelesini engel-
lemek için başka yollara tevessül ettiler.
Bu amaçla dünyevi menfaat vaadiyle Allah
Resulü’ne (s.a.v.) teklif götürmeye karar veren
Mekkeliler, Kureyş’in ileri gelenlerinden
Utbe b. Rebîa’yı görevlendirdiler. Resulul-
lah’ı (s.a.v.) ziyaret eden Utbe, konuşmasına
önce onun toplumdaki şeref ve saygınlı-
ğından söz ederek başladı. Övgü dolu bu
cümlelerin hemen ardından peygamberlik Görsel 3.4: Mekke müşrikleri, Müslümanlara karşı
iddiasının Mekke’nin bütünlüğünü nasıl uygulayacakları boykot kararını Kâbe'de aldılar.
parçaladığından bahsetti. Aralarındaki an- (Minyatür: Zehra Çekin)
laşmazlığı çözmek için kendisine birtakım
teklifleri olduğunu beyan etti. Utbe b. Rebîa, “Eğer sen bu yaptıklarını şan ve şeref elde etmek
için yapıyorsan seni başımıza kral yapalım. Şayet mal elde etmek içinse sana arzu ettiğin kadar
mal verelim. Eğer sana musallat olmuş olan bir cin varsa seni tedavi ettirelim.” diyerek Hz. Pey-
gamber’e Mekkelilerin tekliflerini iletti. Bu teklifleri kesin bir dille reddeden Allah Resulü (s.a.v.) ,
“Dinle ey Velid!” diyerek Fussilet suresini okudu. Hz. Peygamber’den duyduğu ayetlerden
41
oldukça etkilenen Utbe, kendisinden haber bekleyenlerin yanına döndüğünde “Vallahi onun
söyledikleri ne şiirdir ne de kehanet. Ey Kureyş beni dinleyin ve onunla yaptığı şey arasına
girmeyin. Eğer Arap ona galip gelirse sizler başkası vasıtasıyla ondan kurtulmuş olursunuz.
38 Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 142-143.
39 bk. Kalem suresi, 2. ayet; Duhân suresi, 14. ayet; Kamer suresi, 2. ayet; Enbiyâ suresi, 5. ayet.
40 İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 288-289; Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 151- 152.
41 bk. Fussilet suresi, 1-13. ayetler.
65