Page 9 - Siyer 2. Ünite
P. 9

Ünıte 2

            Günler süren yolculuktan sonra kervan nihayet Busra’ya vardı. Her zaman olduğu gibi burada
            konakladılar. Busra’da Hıristiyan din âlimlerinin yetiştiği manastırda Bahira adındaki meşhur
            rahip bir süre Mekkelilerin kervanını seyrettikten sonra onları yemeğe davet etti. Mekkeliler
            daha önce buraya defalarca gelip konaklamalarına rağmen manastırdan hiç davet almadık-
            ları için biraz şaşırsalar da davete icabet ettiler. Misafirleri dikkatlice izleyen rahip, Hz. Mu-
            hammed  (s.a.v.)  ile yakından ilgilendi. Daha sonra amcasına, “Kardeşinin oğlunu Şam’a götürme!
            Yahudiler ona zarar verebilirler...” dedi. Endişelenen Ebu Talib, mallarını Busra’da satıp Şam’a
            gitmeden yeğeniyle birlikte Mekke’ye döndü. 28
            3. Peygamberimizin Gençlik Dönemi

            Hilfü’l-fudûl’a Katılması
            Mekke’de canlı bir ticaret hayatı vardı. Panayırların kurulması, Kâbe’nin bir ziyaret yeri olması ve
            Mekke’nin ticaret yolu üzerinde bulunması bu pazarı daha da güçlendirmişti. Ticaret için buraya
            gelen insanların zaman zaman haksızlığa uğradıkları da bir gerçekti.
            Yemen’den gelen bir tüccar getirdiği ürünleri Âs b. Vâil’e satmış ancak parasını alamamıştı. Bor-
            cunu inkâr eden Âs b. Vâil, Mekke’nin nüfuzlu kişilerinden biriydi. Bu sebeple hakkını almakta
            çaresiz kalan tüccarın yardım talebi, Âs b. Vâil ile aralarını bozmak istemeyen kabileler tarafından
            geri çevrildi. Ertesi gün tüccar, Ebu Kubeys dağına çıkarak insanların Kâbe’nin etrafında toplan-
            dıkları sırada yüksek sesle dokunaklı bir konuşma yaptı. Uğradığı zulümden dolayı Mekkelileri
            kendisine yardım etmeye çağırdı.  Bu çağrı cevapsız kalmadı. Hz. Peygamber’in amcası Zübeyr b.
                                       29
            Abdülmuttalib başta olmak üzere bazı Mekkeliler harekete geçti. Hz. Muhammed (s.a.v.) ; Muttalibo-
            ğulları, Zühreoğulları, Teymoğulları ve Esedoğullarının temsil edildiği toplantıya Hâşimoğullarını
            temsilen amcası ile birlikte katıldı. Toplantıya katılanlar, Mekke’de birisine haksızlık yapıldığında

            kim olursa olsun hakkı kendisine teslim edilinceye kadar birlikte hareket edeceklerine yemin etti-
            ler. Sonra Âs b. Vâil’e giderek tacirin sattığı malın karşılığını kendisinden alıp sahibine iade ettiler.
            Kureyşliler, bu antlaşmaya bir fazilet yemini olarak Hilfü’l-fudûl* ismini verdi.
            Hilfü’l-fudûl üyeleri kendilerine müracaat edenlere yardım etmeye devam ettiler. Yine bir gün
            Sümâle kabilesinden biri Mekke’nin seçkinlerinden Übey b. Halef’e mal satmıştı. Malının üc-
            retini alamayan tacir, Hilfü’l-fudûl’e başvurdu. Topluluk üyeleri, ona Übey b. Halef’ten parasını
            tekrar istemesini, vermediği takdirde kendilerinin alacaklarını bildirmesini söylediler. Bunu du-
            yan Übey b. Halef, ücreti hemen ödedi.

                      YORUMLAYALIM


              Hilfü’I-fudûl toplantısında bulunamayan Utbe b. Rebîa: “Eğer Hilfü’l-fudûl’e katıl-
              mam için soyumdan ve kabilemden ayrılmam gerekseydi bunu yapardım.”
              demiştir.                                                                                 (İbn Habîb, Münammak, s. 54.)
              Utbe’nin bu sözünü Hilfü’l-fudûl’ün Arap toplumunda ulaştığı değer açısından
              yorumlayınız.

            Hilfü’l-fudûl üyeleri sadece tüccarların yaşadığı haksızlıkları çözmek için hareket etmiyordu.
            Yemenli bir adam, kızı ile birlikte Mekke’ye gelmişti. Sehm kabilesine mensup Nübeyh b. Hac-
            câc bu kişinin kızını zorla elinden aldı. Çaresiz kalan adama Hilfü’I-fudûl’den yardım alabileceği
            tavsiye edildi. Şikâyeti dinleyen Hilfü’I-fudûl üyeleri derhal Nübeyh b. Haccâc’ın evine geldiler.
            Evini kuşatarak kızı kurtardılar ve babasına teslim ettiler. 30

            28  Tirmizî, Menâkıb, 3; İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 191-194; İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 153-155.
            29  İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 140-141.
            30  İbn Habîb, Münammak, s. 52-55.
             *  Daha önceleri Cürhüm kabilesinden isimleri Fadl olan üç kişinin benzer sebeplerle yaptıkları yemine,
               isimlerine nispetle Hilfü’l-fudûl denilmişti.



                                                                                           43
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14