Page 11 - Siyer 1. Ünite
P. 11

Ünıte 1

             3.3. Sosyal Hayat

            İslam  Öncesi  Dönem’de  sosyal  ve  kültürel  hayat,  cahiliye
            kavramı ile yakından ilgilidir. Cahiliye ifadesi ile Arapların İs-
            lam’dan önceki dönemleri kastedilmektedir. Bu döneme cahi-  Derkenar
            liye denilmesi ile ilgili olarak iki yaklaşım bulunmaktadır: İlki,
            kelimenin sözlük karşılığı olarak bilgisizlik, ikincisi hilm keli-  Cahiliye Dönemi’nde Arapların
            mesinin zıddı olmasıdır. Hilm, sabır ile hareket ederek intikam   değer verdiği erdemli
            duygularından vazgeçmeyi ve nefsi kontrol altına almayı ifade   davranışlar, İslam’ın temel
            etmektedir. Dönemin cahiliye olarak adlandırılması açısından   hükümlerine aykırı olmamak
            ikinci yaklaşım daha uygundur. Bu anlamdan hareketle cahil;   şartıyla kabul görmüştür.
            “vahiy kültüründen yoksun, körü körüne atalarının batıl yolu-  Peygamberimiz (s.a.v.) , İslam’ın
            nu takip eden, arzularının esiri, tabiî içgüdülerini takip eden,   uygun gördüğü bir şeye
            şiddet taraftarı ve aceleci bir karaktere sahip kimse” olarak   rastladığında bu güzel
            tanımlanır. Allah Teâlâ bu hususta “Bunu kendilerine akılla-  alışkanlıkların sürdürülmesi
            rı mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?”    için ashâbını teşvik etmiştir. Bir
                                                               33
            buyurmuştur.  Böylece  Cahiliye  Dönemi’nin  genel  karakteri   sahabisine hitaben “Cahiliye
            olarak Arapların çevrelerinde yaşayan topluluklara nispetle   Çağı’nda yaptığın faziletli şeylere
            medeniyet bakımından geri kalmaları, bedevi yaşama tarzı-  İslam Devri’nde de devam et.
            nın kendilerine hâkim olması, kötülük yapmaktan kendilerini   Misafiri ağırla, yetime ikram
            alıkoyacak bir dine sahip olmamaları anlaşılabilir.      et ve komşuna iyi davran!”
                                                                     buyurmuştur.
            Araplar yaşayış tarzları bakımından bedevi ve hadari olarak iki
            kısımda değerlendirilmiştir. Kısıtlı tabiat koşulları içinde çölde   (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 5,
            konargöçer olarak geçimini sağlayan insanlara bedevi denilir.   s. 340.)
            Bu insanlar zorlu şartların bir sonucu olarak kaba, saldırgan ve
            şiddete yatkın insanlardı. Nadiren yağan yağmur, kıt su kaynak-
            ları ve çetin tabiat şartları onların hayatında belirleyici olmuş-
            tur. Geleneklerine bağlı ve değişime kapalı bedeviler, bilmedik-
            leri her şeye de düşmandılar.
                                    34
            Bedeviler  hayat  şartları  gereği  iyi  birer  sa-
            vaşçıydılar.  Silahları  ise  hafif  bir  mızrak,  yay
            ve küçük bir kalkandan ibaretti. Bedevilerde
            kabile fertlerinden birine yapılan bir hakaret
            tüm  kabileye  yapılmış  kabul  edilirdi.  Çünkü
            zorlu  yaşam  koşulları  kabile  içinde  birlikte
            hareket etmeyi gerektiriyordu. Bu nedenlerle
            kabileler arasında savaş sıradan bir hadiseydi.
            Bedeviler, günlük geçimlerini bazen ihtiyacını
            karşılayacağı bir eşya ile kendi ürettiğini de-
            ğiş tokuş yaparak gerçekleştirir bazen de zor
            kullanarak bölgesinden geçmekte olan zengin
            bir kervanın mallarını yağmalardı. 35
            İmkânları  bakımından  daha  elverişli  şartlara
            sahip olan yerleşik Araplar için hadari ifadesi
            kullanılmaktadır.   Arap  Yarımadası’nın  güne-
                          36
            yindeki Mekke, Medine ve Taif gibi şehirlerde
            yaşayan; geçimlerini ziraat ve ticaret ile sağla-  Görsel 1.5: Günümüzde de göçebe olarak
            yan insanlar hadari kabul edilmektedir.      varlıklarını devam ettiren bedeviler ve çadırları

            33  Tûr suresi, 32. ayet; Mustafa Fayda, “Câhiliyye”,  DİA, C 7, s. 17.
            34  Âdem Apak, İslam Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, s. 23.
            35  Şemsettin Günaltay, İslam Öncesi Araplar ve Dinleri, s. 9; bk. Philip K. Hitti, İslam Tarihi, C 1, s. 46.
            36  İbn Manzûr, Lisanü’l-Arab, C 4, s. 197.



                                                                                           2323
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16