Page 16 - Siyer 1. Ünite
P. 16

SIYER

                     kuyulardan su taşıyarak hacıların ihtiyacını karşılaması ve onları doyurması bu hizmetlerinden
                     bazılarıdır. Kusay’ın vefatından İslam’ın doğuşuna kadar geçen yaklaşık bir buçuk asır boyunca
                     Kureyş kabilesi, Kâbe ile ilgili görevleri yerine getirmeye devam etmiştir.  57
                     Kabile sisteminin hâkim olduğu Mekke’de merkezî bir otorite yoktu. Dârünnedve’de toplanan,
                     önemli işlerde ve ihtiyaç duyulduğunda görüşlerine başvurulan bir danışma kurulu bulunmak-
                     taydı. Kureyş kabilesinin her bir kolunun ileri gelenlerinden bir ya da birkaç kişinin katılımıyla
                     oluşan kurul, şehrin güvenliğini ve geleceğini ilgilendiren kararlar alırdı. 58
                                                                     Kur’an-ı  Kerim’de  “Şüphesiz,  âlem-
                                                                     lere  bereket  ve  hidayet  kaynağı
                                                                     olarak insanlar için kurulan ilk beyt,
                                                                     Mekke’dekidir (Kâbe).”  ayetiyle ilk
                                                                                         59
                                                                     mabet olduğu bildirilen Kâbe, tevhid
                                                                     inancının merkeziydi. Ancak Huzaâlı
                                                                     Amr  b.  Luhay  vasıtasıyla  putperest-
                                                                     liği  benimseyen  Mekkeliler  Kâbe  ve
                                                                     çevresini  putlarla  doldurmuşlardı.
                                                                     Mekkeliler  önünde  “meysir”  dedik-
                                                                     leri fal açma okları bulunan en büyük
                                                                     putları Hübel için kurbanlar keser ve
                                                                     önemli  işlerini  ona  danışırlardı.  Ku-
                                                                     reyş’in bundan başka isimleri İsaf ve
                                                                     Naile olan iki büyük putu daha var-
                                                                     dı.  Bunun  yanında  çoğu  Mekkelinin
                                                                     evinde  kendilerine  ait  putları  bulu-
                                                                     nurdu.  Mekke’de  putperestlerin  dı-
                         Görsel 1.8: Âl-i İmrân suresi, 96. ayet     şında az sayıda olsa da Hıristiyanlar
                        (Hat: Ferhat Kurlu, Tezhib: Zeynep Kurlu)    ve Hanifler mevcuttu.
                                                                                        60
                     Roma, Bizans, İran ve Habeş hükümdarları zaman zaman Mekke’yi ele geçirmek için teşebbüs-
                     lerde bulunmuşlardır. Çünkü Arap Yarımadası’nı kontrol etmenin yolu Mekke’yi ele geçirmekle
                     mümkün olabilirdi. Arap tarihinde çok önemli bir yeri olan Fil Olayı da buna benzer bir teşeb-
                     büsten kaynaklanmıştı. Habeş Krallığı’na bağlı olan Yemen Valisi Ebrehe, Arapların Kâbe’ye olan
                     ilgisini San’a şehrinde yaptırdığı görkemli kiliseye çekmek istemiş ve bunu gerçekleştirebilmek
                     için çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Çabaları sonuç vermeyince Kâbe’yi yıkarak Mekke’nin dinî
                     bir merkez olma özelliğini ortadan kaldırmayı ve Mekkelilerin ticari faaliyetlerine son vermeyi
                     planlamıştı. Böylece San’a şehrini Arabistan’ın merkezi hâline getirmeyi hedefliyordu. Önünde
                     büyük bir fil bulunan ordusuyla Mekke’ye kadar gelmiş, fakat Kâbe’ye yaklaşmaya muvaffak
                     olamamıştı. Allah (c.c.)  tarafından gönderilen kuşların attığı küçük taşlarla ordusu darmadağın
                     olmuş, kendisi San’a’ya dönmüş ve çok geçmeden ölmüştür.
                                                                       61
                     Dinî bir merkez olan Mekke, iktisadi bakımdan da oldukça elverişli bir konumda idi. Çünkü bu şe-
                     hir; güneyde Yemen, kuzeyde Akdeniz, doğuda Basra Körfezi, batıda Kızıldeniz’in önemli bir lima-
                     nı olan Cidde ve Afrika istikametinde giden yolların kesişme noktasında bulunuyordu. Mekke’nin
                     ekonomik hayatının temeli ticaret idi. Yılın belirli aylarında Arabistan’ın her tarafından Kâbe’yi
                     ziyarete gelen insanlar şehrin ticari faaliyetlerini canlandırırdı. Kureyşliler yılda iki defa kuzeye ve
                     güneye büyük kervanlar gönderirler, yılın diğer zamanlarında ise daha küçük kervanlarla ticaret
                     yaparlardı. Coğrafi şartlar sebebiyle Mekke’de tarım yapma imkânı pek yoktu. 62

                     57  İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 130-140.
                     58  İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 52; Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 59.
                     59  Âl-i İmrân suresi, 96. ayet.
                     60  Nebi Bozkurt, Mustafa Sabri Küçükaşçı, “Mekke”, DİA, C 28, s. 557.
                     61  İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 44-58; bk. Fil suresi, 1-5. ayetler.
                     62  Hakkı Dursun Yıldız, “Arabistan”, DİA, C 3, s. 254.



                    2828
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21