Page 13 - Fıkıh Okumaları 5. Ünite
P. 13

FIKIH OKUMALARI






                 İslam dininin oyun hakkında bu genel yaklaşımından sonra hangi tür oyunların mübah olduğu
          sorusu akla gelebilir. Hadislerde, tercih edilecek oyun ve eğlence türünün gerektiğinde toplum yararına
          kullanılabilecek, mesela bedeni veya zihni güçlendirecek mahiyette olmasının tavsiye edildiği görülecek-
          tir. Bunun yanı sıra içerisinde kumar ve benzeri yasak hususlar bulunmayan oyunlar genelde mubah kabul
          edilir.

                 Çeşitli düşüncelerle hadiste izin verilen oyun çeşitleri (binicilik, ok atıcılık gibi) hariç diğer oyunları
          hoş  karşılamayan  âlimler  de  vardır.

                 Bütün bunlardan yola çıkarak İslam âlimleri mubah nitelikli bir eğlencede aşağıdaki şartları ara-
          mışlardır:
                 1.   Eğlence İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarını, düşünce ve hayat tarzını ve kurumlarını
                      tahrif edecek ya da küçük düşürecek içeriğe sahip olmamalıdır.
                 2.   İnsanların manevi kişiliklerini, namus, şeref ve diğer haklarını hedef almamalıdır.
                 3.   İnsanların din ve dünya hayatıyla ilgili görevlerini aksatmaya sebep olmamalıdır.
                 4.   İçki ve uyuşturucu gibi zararlı ve yasaklanmış şeyler eğlence ile birleştirilmemelidir.
                 5.   Eğlence kumara alet edilmemelidir.
                 6.   İslam’ın, kadın erkek ilişkilerinde getirdiği mahremiyet kuralları ihlal edilmemelidir. 37




                 5. İslam’da Mülkiyet ve İktisadın Temel Esasları

               “De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alır-
               sın…” (Âl-i İmrân suresi, 26. ayet.) ayetinden ne anlıyorsunuz?

                 Malın Tarifi ve Çeşitleri

                 Mal, Arapça bir kelime olup çoğulu “emvâl”dir. Sözlükte “servet, sahip olunan şey, menkul ve
          gayr-i menkul varlık” gibi anlamlara gelir. Önceleri sadece altın ve gümüş gibi varlıkları ifadede kullanılır-
          ken giderek kapsamı genişlemiş, menkul ve gayr-i menkullerden maddi değeri olan her şeyi kapsamına
          almıştır. Mal, terim olarak fıkıhta şöyle tanımlanmıştır: Elde edilip ihtiyaç zamanı için biriktirilmesi ve
          normal olarak yararlanılması mümkün ve caiz olan şeylerdir. Bunun günümüz diliyle ifadesi şöyledir: Mal,
          insan ihtiyaçlarını karşılayan ve iktisadi değeri olan meşru nitelikli şeylere denir.

                 Malın tanımında iki nokta ön plana çıkmaktadır: Birincisi malın elde edilip biriktirilmeye elverişli
          olması, ikincisi ise kendisinden yararlanmanın mümkün ve caiz olmasıdır. Bu sebeple hava, Güneş ışığı
          gibi şeyler biriktirilmesi mümkün olmadığından fıkıhta mal sayılmazlar. Ancak yeni teknolojilerle depo-
          lanabilirlerse bu durumda mal kapsamına girerler. Murdar olarak ölmüş hayvanın eti, domuz eti, alkollü
          içki, zehirli veya bozuk gıda maddelerinden yararlanmak caiz olmadığından bunlar da mal sayılmaz. Aynı
          şekilde bir buğday tanesi, bir damla su, işe yaramayacak durumdaki atık kağıtlar gibi iktisadi değeri olma-
          yan şeyler mal kabul edilmezler. Kısacası bir şeyin mal kabul edilebilmesi için insan doğasının o şeyi elde
          etme konusunda istekli olması ve Kur’an’da yasaklanmış şeyler grubuna girmemesi gerekir.

                 Mala  ilişkin  diğer  bir  ayrım  da  malın  mütekavvim  ve  gayri  mütekavvim  olmasıdır.  Fıkha  göre
          buğday, arpa, koyun, at, taşıtlar gibi yenilmesi, içilmesi veya kullanılması dinen meşru olup iktisadi değeri
          olanlara “mütekavvim mal” denir. Bu özelliklere sahip olmayanlara ise “gayr-i mütekavvim mal” denir.

          37 Günay, H. Mehmet (ed), Günümüz Fıkıh Problemleri, AÖF Yay., Eskişehir, 2010, s. 132-134; 144-147.

                                                          130
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18