Page 18 - Fıkıh Okumaları 3. Ünite
P. 18

3. ÜNİTE






                                                             NOT EDELİM


               “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane
               gibidir ki her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir.
               Allah’ın lütfu geniştir. O her şeyi bilir.”
                                                                        Bakara suresi, 261. ayet.



          2.1. Zekât İle İlgili Kavramlar


               Âmil: Zekât işinde çalışan kişiye denir. Zekât gelirlerini toplamak ve dağıtmakla görevli
          kimseler için kullanılan Kur’anî bir kavramdır.

               Ayn: Kişinin zekât için ayırdığı ve yanında hazır bulunan mala denir.
               Fakir ve miskin: Maddi ihtiyaç içinde bulunan, yeterli miktarda malı ve geliri bulunma-
          makla birlikte bu haliyle geçinmeye çalışan kimseye fakir; hiçbir şeyi bulunmayan, yiyeceği
          ve giyeceği için başkalarına muhtaç olan kimseye de miskin adı verilir.

               Ğarim: Borçlu, zimmetinde borç  olan kimse.
               Havâic-i asliyye: Kişinin bir yıl süre ile kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler (ve
          hayvanlar) için asgari düzeyde ihtiyaç duyacağı temel ihtiyaçlarıdır.

               Havelânü’l-havl: Nisap miktarına ulaşmış olan malın üzerinden bir kamerî yılın geçme-
          sine denir.
               İbnü’s-sebîl: Yolcu demektir. Kendi memleketinde zengin bile olsa, yolculuk sırasında
          fakir ve muhtaç duruma düşen, bu sebeple zekât almaya hak kazanan kimsedir.
               İnfâk: Allah’ın hoşnutluğunu kazanma amacıyla kişinin kendi servetinden harcamada
          bulunması, ihtiyaç sahiplerine yaptığı her türlü ayni ve nakdî yardımlardır.

               Karz: Bir başkasına mislini geri vermek şartıyla ödünç vermeye denir.
               Kenz: Yer altında bulunan definelere denir.

               Müellefe-i kulûb: Kalpleri İslam’a ısındırılmak veya kötülüklerinden emin olmak istenen
          kişilerdir.
               Nâmî /Nema: Nâmî, malın artıcı vasfı; nema ise, bir malın artıcı nitelikte olmasıdır. Ha-
          kiki (gerçek) nema: Bir malın ticaretle, doğum yoluyla veya tarımla artmasıdır. Ticaret mal-
          ları, hayvanlar ve toprak ürünleri böyledir. Takdiri (hükmi) nema: Bir malın kendisinde nema
          imkânının bizzat (potansiyel olarak) mevcut olmasıdır. Altın, gümüş ve parada olduğu gibi.
               Nisap: Zengin olmanın asgari sınırı veya asgari zenginlik ölçüsüdür. Zekât, sadaka-i fıtır
          ve kurban gibi mali yönü bulunan ödevlerle yü kümlülük, dinimizde belli bir asgari zenginlik
          ölçüsüne bağlanmıştır. Dinen asgari zenginlik ölçüsü olarak belirlenen bu miktara nisab de-
          nir. Zekâtın vücubuna alamet ve ölçü olmak üzere tesbit edilen bu belirli bir miktar, kişi nin
          borçları ve asli ihtiyaçları dışında 20 miskal (80,18 gr.) altına, ya da buna denk bir paraya
          veya mala sahip olmasıdır.
               Öşür: Toprak ürünlerinden alınan 1/10 oranındaki zekâttır.




                                                           67
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23