Page 15 - Fıkıh Okumaları 3. Ünite
P. 15

FIKIH OKUMALARI




          suyun bağırsaklara verilmesinden sonra bekletilmeyip bağırsakların hemen temizlenmesi
          kaydıyla lavman yaptırma; hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden hemodiyaliz yap-
          tırma; anjiyo, biyopsi yaptırma; kan verme; merhem sürme, vücuda ilaçlı bant yapıştırma...


               Kurul aynı kararında şunların orucu bozacağını belirtmiştir: Gıda ve keyif verici enjeksi-
          yon yaptırma; hastaya serum veya kan verilmesi; gıda içerikli sıvıların bağırsaklara verilmesi
          veya orucu bozacak kadar su emilecek şekilde lavman yaptırma; su, yağ vb. gıda özelliği
          taşıyan başka bir maddenin vücuda girmesi durumunda endoskopi, kolonoskopi yaptırma;
          bölgesel ve genel anestezi; kulak zarı delik olup orucu bozacak kadar su mideye ulaşacak
          şekilde kulak yıkatma; periton diyaliz ve damara serum verilerek yapılan hemodiyaliz.


               İslam Konferansı  Teşkilâtı’na  bağlı  İslam Fıkıh  Akademisi  X. Dönem Toplantısı’nda da
          (Cidde, 28 Haziran - 03 Temmuz 1997) bu hususların birçoğu hakkında benzer sonuçlara
          ulaşılmış, şunların orucu bozmayacağı belirtilmiştir: Göz damlası, kulak damlası, kulağın yı-
          kanması, burun damlası, burun spreyi, göğüs sıkışması gibi rahatsızlıkların tedavisinde kul-
          lanılan dil altı hapları, dolgu yaptırmak, diş çektirmek, gargara yapmak, ağızda lokal tedavi
          için kullanılan sprey.


               Ancak günümüz İslam âlimleri ve fetva kurulları, kendi incelemeleri neticesinde orucu
          bozmayacağı kanaatine varmış olsalar da, orucun sıhhati bakımından tereddüde yol açan
          tedavi yöntemlerinin -eğer hastanın sağlığı açısından bir sakınca taşımıyorsa- olabildiğince
          iftar sonrasına bırakılmasını tavsiye etmektedir. Bunun mümkün olmadığı durumlarda kişi
          herkesle birlikte oruç tutmak ve bu ibadeti zamanında yerine getirmenin hazzını yaşamak
          istiyorsa, orucun bozulmayacağı görüşünü esas alabilir veya hastaya tanınan ruhsattan ya-
          rarlanarak orucu erteleyip tedavi tamamlandıktan sonra kaza edebilir.


              İtikâf:  Akıl  baliğ  veya  temyiz  kudretine  sa-
          hip  bir  Müslümanın  beş  vakit  namaz  kılınan
          bir mescitte ibadet niyetiyle bir süre durması
          anlamında  bir  fıkıh  terimidir.  Farklı  görüşlere
          göre bu tarife, kalınacak sürenin miktarı, cami-
          nin durumu ve orada kalan kişinin oruç lu olma-
          sı gibi diğer unsurlar ilave edilir. İtikâf, Kur’an
                                                             31
          ve Sünnetle sabittir. Peygamberimizin özellikle
          ramazan içinde ve ramazanın son on gününde
          itikâf  yaptığını  bildiren  çeşitli  hadis-i  şerifler
          vardır. Hz. Âîşe’nin şöyle dediği nakledilmiştir:
          “Resulullah (s.a.v), ramazanın son on gününde
          itikâf yapardı. Bu durum vefat zamanına kadar bu             İtikâf, peygamberimizin sünnetlerindendir.
          şekilde devam etmiştir. Daha sonra zevceleri itikâ-
          fı sürdürmüşlerdir.” 32

               İslam âlimleri itikâfın hükmünü sünnet olarak tesbit etmişlerdir. Bir Müslümanın adak
          yoluyla onu kendisi için vacip hâle getirmesi de mümkündür. Ramazan ayının son on günün-

          31 bk. Bakara suresi, 187. ayet.
          32 Buhârî, İ’tikâf, 1-18; Müslim, İ’tikâf, 1-6; Ebu Dâvud, Ramazân, 3.


                                                           64
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20