Page 10 - Fıkıh Okumaları 3. Ünite
P. 10

3. ÜNİTE




          sahip olduğundan bu konu fıkıh eserlerinde
          geniş  biçimde  incelenmiştir.  Adından  anla-
          şıldığı  gibi  kamerî  aylar,  başlangıcı  ve  bitişi
          ayın  hareketle rine  göre  belirlenen  aylardır.
          Ramazan orucu, ramazan ayında tutulduğun-
          dan ve ramazan ayı da ay takvimine göre her
          sene değiştiğinden, oruca başlayabilmek için
          öncelikle,  ramazan  ayının  başladığını  tesbit
          etmek  ge rekmektedir.  Peygamberimiz’in  bu
          konudaki  hadisleri   doğrultusunda  her  yıl
                               23
          Müslümanlar, ramazandan önceki ay olan şa-
          ban ayının 29. gününü takip eden akşam yeni
          ayı gözlerler. Eğer yeni ay görülürse ramazan               Ramazan ayının başlangıç ve bitiş vakitlerinin
          ayı girmiş olacağından o gece teravih namazı-                belirlenmesinde hilalin görülmesi esas alınır.
          na başlarlar ve ertesi gün de oruç tutarlar. Yeni
          ay görülmezse ertesi günü, şaban ayının otuzuncu günü kabul ederler ve ondan sonra oruca
          başlarlar. Ramazanın 29. gününü takip eden akşam da aynı şekilde yeni ay göz lenir. Eğer
          görülürse ramazan sona ermiş olacağından ertesi gün bay ram yapılır. Yeni ay görülmezse
          ertesi gün ramazanın otuzuncu günü sayılır ve ondan sonraki gün bayram olur.

              Günümüzde rü’yet-i hilal meselesinde yapılan tartışmanın esası şudur: Ramazan hilalinin
          görülmesinde çıplak gözle görmeye mi itibar edilecektir, yoksa bu hususta astronomik he-
          saplar mı esas alınacaktır?

              Hilalin, Güneş battıktan sonra görülmesi, kamerî takvime göre içinde bulunulan ayın so-
          nunu, bir sonraki ayın başlangıcını gösterir. Hilal ilk doğ duğunda çok ince olduğu ve çok
          kısa bir süre sonra kaybolduğu için, ilk günün hilalini görmek büyük bir dikkat ve tecrübe-
          yi gerektirir. O anda hafif bir sis veya bulut olması durumunda hilalin görülmesi mümkün
          olmaz. Bunun için Peygamberimiz bu gibi durumlarda içinde bulunulan ayı, otuz güne ta-
          mamlamayı  emretmiştir.

              Diğer taraftan Dünya’nın yuvarlak olması sebebiyle, hilalin bir yerde görülürken aynı za-
          manda başka yerde görülmemesi de mümkündür. Buna “ihtilâf-ı metâli” yani ayın doğuş yer
          ve vakitlerinin değişmesi denilir. Her ülke veya şehrin kendi görmesine mi itibar edeceği,
          yoksa bir yerde görülmüşse bundan haberdar olan başka şehir ve ülke Müslümanlarının da
          ona göre hareket etmesi gerekip gerekmeyeceği meselesi fıkıh kitaplarında tartışma konusu
          olmuştur. Ancak bu konu, zamanımızdaki iletişim imkânlarının ve teknolojilerinin gelişmiş-
          liği, dünya Müslümanlarının birlik ihtiyacı, “dünyanın küçük bir köye” dönüştüğü gerçeği
          karşısında uygulamada eski önemi ni kaybetmiştir. Günümüzde artık, bütün Müslümanların
          ramazana hep beraber başlamaları ve aynı zamanda bayram coşkusunu birlikte ve gerçek
          manada yaşamaları için uygulamada birliğe gidilmesi kaçınılmaz bir durum olmuştur.


              Oruç  tutmaya  engel  olan  hâller:  Fıkıh  kitaplarında  ayrıntıları  açıklanan  kadınlara  ait
          aybaşı hâli (hayız) ile loğusalık (nifas) durumu oruç tutmaya manidir.  Bu hâldeki kadınların
                                                                                      24
          oruç  tutmaları  haramdır;  oruç  tut maları  hâlinde  tuttukları  oruç  geçerli  olmayacağı  gibi

          23 bk. Buhârî, Savm, 5, 11; Müslim, Sıyâm, 3-4, 7-10.
          24 Tirmizî, Savm, 68; Buhârî, Savm, 40.
                                                           59
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15