Page 5 - Fıkıh Okumaları 3. Ünite
P. 5

FIKIH OKUMALARI




              Fitre: Fıtır da denilmektedir. Sözlükte; “orucu açmak”, fıtra da “yaratılış” anlamına gelir.
           Dinî bir terim olarak fıtır, Ramazan Bayramı’na kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli
           bir miktar mala sahip olan Müs lü man ların kendileri ve velayetleri altın daki kişiler için yerine
           getirmekle yükümlü oldukları mali bir ibadettir. Buna aynı zamanda zekâtu’l-fıtr veya fıtır
           sadakası da denir. Hanefiler fıtır sadakasının vacip, Şâfiîler ise farz olduğunu söylemişlerdir.
           Fitre bir yoksulun bir günlük karnını duyuracağı miktarda para veya yiyecektir. Hicret’in ikin-
           ci senesinde, zekât farz olmadan önce vacib olmuştur. Hür, Müslüman ve asıl ihtiyacından
           fazla nisap miktarı bir mala sahip olan kişilerin fıtır sadakası vermesi gerekir. Akıl ve büluğ
           şart değildir. Akıl hastalarının ve delilerin velileri onların mallarından fıtır sadakası verirler.
           Ramazanda oruç tutmamış olanlar da fıtır sadakası verirler. Sadaka-i fıtrın edasının vakti,
           bayram sabahıdır. Sadaka-ı fıtır bayram sabahından önce ve sonra her ne zaman verilse
           sahihtir ve eda olur. Sadaka-i fıtır, buğday, arpa, kuru hurma, kuru üzümden verilir. Bu dört
           maddenin herhangi birine göre verilebileceği gibi kıymet olarak da verilebilir. Fakirin men-
           faatine uygun olanı vermek daha faziletlidir. Sadaka-i fıtrın rüknü, onu ehline vermektir.
           Zekât kimlere verilirse sadaka-i fıtır da onlara verilir. Sadaka-ı fıtır yalnız bir fakire verilmeli,
           onu birkaç fakire vermek için parçalamamalıdır. Sadaka-i fıtır verirken niyet etmek gerekir.
           Ancak fakire sadaka-i fıtr olduğunu söylemeye gerek yoktur. Sadaka-i fıtr öncelikle mükelle-
           fin bulunduğu yerdeki fakirlere verilmelidir. Yakınında biri varken başka yerlere göndermek
           mekruhtur.  Gönderilecek  olan  kişiler  akraba  veya  daha  muhtaç  kişilerse  mekruh  olmaz.
           Herkesin alt sınıra  göre değil de mali durumuna göre fitre vermesi daha uygundur.

               İftar: Oruç tutanların oruçlarını açtığı va-
           kittir. Bu vakit ile beraber akşam namazı vakti
           girmiş olur. İftar vaktinde oruç tutan kimsele-
           rin oruçlarını açmak için yedikleri yemeğe de
           iftar yemeği denir. Ayetteki; “Orucu geceye
           kadar tamamlayınız.”  ifadesi, iftarın Güneş
                                   13
           battıktan sonra yapılmasını ifade eder. Resu-
           lullah (s.a.v) iftar zamanının sevincinden söz
           ederken şöyle buyurmuştur: “Müminin ken-
           disiyle neşelendiği iki sevinci vardır. Birisi iftar
           vaktindeki oruç bozma sevinci, diğeri Rabb’i-
           ne  kavuştuğu  zamanki  (orucunun  mükâfatı
           ile) sevincidir.” 14

                                                               “Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu
                                                                    hurma ile açsın...” (Ebû Dâvûd, Savm, 21.)

                            ARAŞTIRALIM
                               BULALIM                           İhtilâf-ı metâli’: Yeni ayın (hilal) doğuşu-
                                                             nun, dünyanın farklı yerlerinde farklı zaman-
                                                             larda olmasına denir. Kabul edilen görüşe göre
                 İhtilâf-ı metâli’ konusu ile ilgili
                 güncel tartışmaları araştırınız.            dünyanın herhangi bir bölgesinde görülen hi-
                                                             lal ile bütün Müslümanların oruca başlaması
                                                             ve bayramlarını yapması gerekir.



           11 Bakara suresi, 187. ayet.
           12 Buhari, Savm, 9.
                                                           54
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10