Page 8 - Fıkıh Okumaları 1. Ünite
P. 8

FIKIH OKUMALARI






               Sahabe Dönemi’nde fetva verenler, Hz. Peygamber’in eğitiminden geçmiş, Arap kültür ve edebiyatını
        çok iyi bilen ve ayetlerin nüzul, hadislerin vürud sebeplerine vâkıf kişiler idi. Bu sebeplerden dolayı delillere
        ulaşma, elde edilen delilleri sahih bir şekilde anlama ve doğru bir hükme ulaşma hususunda daha sonraki
        nesillere örneklik teşkil etmişlerdir.

               Sahabe arasında fetva verme hususunda ihtisaslaşma söz konusuydu. Hz. Ömer bir konuşmasında:
        “Kim Kur’an hakkında soru sormak istiyorsa Ubey b. Kâ’b’a sorsun, miras konularında soru sormak isteyenler
        Zeyd  b.  Sabit’e  sorsun.  Fıkıh  meselelerini  sormak  isteyenler  Muaz  b.  Cebel’e  gitsinler.  Mali  konularda
        sorusu olanlar bana sorsunlar. Çünkü Allah bana hazineyi teslim etti ve adaletli bir şekilde taksim etmemi
        emretti.”   demiştir.
                 10




                                                                                NOT ALALIM

                              Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde sahabe ile istişare ederek
                       hüküm  vermeye şûra içtihadı denilirdi.







               Bu devirde, farklı bölgelerde yaşama, farklı bilgi, kabiliyet ve düşünceye sahip olma gibi etkenler
        sebebiyle fıkhî konularda yorum farklılıkları ortaya çıkmaya başlamıştır. Nazari fıkıh (henüz vuku bulmamış
        fakat ileride ortaya çıkması muhtemel konular) ile meşgul olunmamış, sadece meydana gelmiş olayların
        hükümleri  araştırılmıştır.





                 YORUMLAYALIM
                         “Ey Muhammed! Sana kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar, deki:
                  Size  temiz  olanlar  helal  kılındı.”
                                                                         (Maide  suresi, 4. ayet.)





               3.2. Tabiin Dönemi’nde İçtihat
               Bu dönem, hicri 40 yılında başlar (Emevi Devleti’nin kuruluşu), hicri 132 yılına kadar devam eder.
        İslam ülkesinin sınırları batıda Atlas Okyanusu, doğuda Çin kıyıları ve Afganistan, kuzeyde kısmen Küçük
        Asya ve İspanya’ya kadar genişlemiştir. Hz. Osman’ın şehit edilmesi ile başlayan anlaşmazlıklar Ehl-i sünnet,
        Şia ve Haricî fırkalarının doğmasına sebep olmuştur. Bu dönemde çıkan bölünmeler, siyasi olaylar ve isyan-
        lar teşri’ faaliyetini etkilemiştir. Yine bu dönemde henüz vuku bulmamış meseleler hakkında da hükümler
        verilmiş ve böylece nazarî fıkıh gelişmiştir.  Yeni milletlerin İslam ülke sınırlarına dahil olmasıyla birlikte yeni
        meseleler ortaya çıkmış ve bu nedenle de fıkhî yorumlar ve yorum farklılıkları artmıştır.
               Bu dönemde:
               - Belirli merkez ve şehirlerde fıkıh bilgisi ile öne çıkan ve öğrenci yetiştirerek daha sonraki asırlarda
        fıkhın gelişerek devam etmesini sağlayan müçtehitler yetişmiştir. Medine’de Said b. el-Müseyyeb, Urve
        b. ez-Zübeyr; Mekke’de Atâ b. Ebî Rebah, Mücâhid, İkrime; Basra’da Hasanü’l-Basrî, Muhammed b. Sîrîn;

        10   İbn Kayyım, İ’lâmu’l-muvakkıîn, I, 17
                                                           16
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13