Page 13 - Fıkıh Okumaları 1. Ünite
P. 13

1. ÜNİTE




                 Hanbeli Mezhebi

                 Hanbeli mezhebi dört mezhep adıyla bilinen fıkıh mezheplerinin kronolojik sıra bakımından dördün-
          cüsüdür.

                 Mezhebin kurucu imamı olan İmam Ahmed b. Hanbel (H 164-241/780-855) Bağdat’ta doğmuştur.
          İlim tahsilinin başlangıcında hocası Huşeym b. Beşir’in teşviki ile daha çok hadis ilmiyle meşgul olmuştur. Bu
          sahada hadis imamı ünvanı alacak mertebeye ulaşmıştır. Kütüb-ü tisa (dokuz hadis kitabı) olarak isimlendi-
          rilen temel hadis kaynaklarından birisi olan el-Müsned’i telif etmiştir.


                 İmam Ahmed b. Hanbel’i fıkha yönlendiren hocası İmam Şafii olmuştur. Dönemindeki tüm ilim mer-
          kezlerini dolaşarak bilgisini artırmıştır. Bizzat kendisine ait fıkıh kitabı bulunmadığından onun fıkhî görüşleri
          ve içtihat metodu, öğrencilerinin ondan yaptıkları nakiller ile sonraki nesillere aktarılmıştır.

                 Ahmed b. Hanbel’in metodoloji olarak en dikkat çeken yönü hüküm verirken  rey ve kıyastan çok,
          hadis ve sahabe kavli gibi naklî delillere dayanması ve bunun yanı sıra zayıf rivayetleri kıyasa tercih etmesi-
          dir.  19

                 Hanbeli fıkhını Ahmed b. Hanbel’in oğulları Salih ve Abdullah yaymıştır. Ebu Bekr el-Hallâl, el-Câ-
          miu’l-Kebîr; Hırâkî, el-Muhtasar; İbn Kudâme, el-Muğnî adlı eserleri ile Hanbeli mezhebinin temel görüşleri
          sonraki nesillere aktarılmıştır. İbn Teymiyye ve öğrencisi İbn Kayyım’ın eserleri ile de Hanbeli mezhebi geliş-
          miş ve yayılmıştır. 20

                 Günümüzde Hanbeli mezhebi mensupları Irak. Suriye, Ürdün, Filistin ve Mısır’da ve çok az olarak da
          Hindistan ve Kuzey Afrika’da bulunmaktadır. Suudi Arabistan, Katar ve Umman’da ise Hanbeliler’in sayısı
          diğer mezhep mensuplarından daha fazladır.  21

                 3.4.  Fakihlerin İhtilaf Sebepleri
                 Kur’an-ı Kerim fıkhın asli delillerinden birisidir ve her ayeti şek ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde
          tüm  insanlığa  ulaşmıştır.  Fıkıhta  bu  durum  sübut-u  kat’i  kavramı  ile  ifade  edilmektedir.
                 Sübut bakımından ayetler kesinlik taşıdığından fakihler arasında ihtilafa sebep olmamakla birlikte,
          ayetlerin geniş mana ve muhtevaya sahip olması yani delaletinin (anlamının) zannilik olması sebebiyle bir
          ayetin yorumunda âlimler arasında farklılıklar olabilmektedir. İşte ayetin tefsir ve te’viline dair farklı görüş
          ve yaklaşımlar fakihlerin ihtilaf sebeplerinden birisidir. Bu konuda örnek vermek gerekirse, abdesti bozan
          durumları beyan eden Mâide suresinin 6. ayetinde geçen “...lâmestümü’n-nisâe (kadınlara dokunduğunuz-
          da)...” ifadesini Şâfiîler hakikat manası ile alıp kadına dokununca abdestin bozulacağını söylemişlerdir. Ha-
          nefiler ise bu ifadeyi mecaz manasında anlamışlar ve kadına dokunmakla değil, ancak cinsi münasebetle
          abdestin bozulacağına hükmetmişlerdir. Fakihlerin bazı konularda ihtilaf etmelerinin bir diğer sebebi de
          Arap lügatının genişliği ve bir kelimenin birden fazla anlama gelmesinden kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda
          yine Arap dilindeki lafızların hakikat, mecaz, efrad, terkib, umum ve husus gibi dilin özelliklerinden kaynak-
          lanan sebeplerden dolayı Arapça lafızların kastedilen manaları ifade etmesi hususu fakihler arasında bazı
          ihtilafları meydana getirmiştir.

                 Fıkhın asli delillerinden bir diğeri sünnettir. Sınırlı sayıdaki mütevatir hadisler dışındaki meşhur ve
          ahad hadisler sübut bakımından zannilik taşımaktadır. Buna göre Hz. Peygamber’in sözü olarak nakledilen
          bir rivayet bir fakih tarafından sahih olarak kabul edilirken, başka bir fakih aynı rivayeti sahih görmemekte-
          dir. Hadislerin sıhhatine dair âlimlerin farklı metot ve kriterleri benimsemeleri, fıkhî mezheplerin oluşma-
          sında en büyük etkenlerden biri olmuştur.

          19  Karaman, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 2, s. 80-82
          20  Koca, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 15, s. 526-527.
          21  Koca, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 15, s. 533.
                                                           21
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18