Page 7 - Fıkıh Okumaları 1. Ünite
P. 7

1. ÜNİTE



          nedeni  Kur’an ayetlerinin iner inmez yazıya geçirilip sahabenin çoğu tarafından ezberlenmiş olması, Hz.
          Peygamber  hayatta olduğu için her an ona ulaşma imkânının olması ve yaşanılan coğrafyanın sınırlarının
          fazla geniş olmamasıdır.

                 Hz. Peygamber Dönemi’nin fıkıh tarihi açısından dikkat çeken bir diğer yönü de tedriciliğin olmasıdır.
          Kur’an-ı  Kerim’in  nüzulünün  bir  anda  tamamlanmayıp  yirmi  üç  yıl  sürmesi  ve  içkinin  aşama  aşama
          yasaklanması örneğinde olduğu gibi bazı hükümlerin bir anda değil de zamana yayılarak beyan edilmesi
          tedriciliğin  örneklerindendir.


                 Hz. Peygamber’in vefatından sonra başlayan Sahabe Dönemi’nde, artarak devam eden fetihlerle
          İslam ülkesinin toprakları genişlemiş, farklı kültürlerden insanlar Müslüman olmuş, bunun neticesi olarak
          daha  önce  karşılaşılmayan  sorulara  cevap  verilme  gerekliliği  doğmuştur.

                 Bu  dönemde  meselelerin  çözümünde  önce  Kur’an-ı  Kerim’e  sonra  da  sünnete  başvuruluyordu.
          Bu iki kaynak ile sonuca varılamayınca rey içtihadına başvuruluyordu. Rey içtihadı ile kastedilen, nasslarla
          açıklanmayan  meseleleri  nassların  ve  İslami  prensiplerin  ışığı  altında  hükme  bağlamaktır.

                 Özellikle Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer  dönemlerinde sahabe ile istişare edilerek hüküm  verilirdi. Buna
          şûra  içtihadı  denilmiştir.

                 Bu dönemde, bir kişi soru sorduğu zaman; “Bu konuda senin görüşün nedir?” diye sormuyor, “Bu
          konuda ayet veya hadis var mı?” diye soruyordu. Dinî konularda fazla bilgi sahibi olmayan kişiler karşılaştıkları
          meselelerin çözümü için hep aynı kişiye sorma zorunluluğu taşımıyor; bir konuyu bir sahabeye sorarken
          diğer  konuyu  farklı  bir  sahabeye  sorabiliyorlardı.  Sahabe  Dönemi’nde  farklı  fıkıh  ekolleri  ortaya  çıkmış
          olmakla birlikte henüz mezhepler kurulmamıştı. Bilgisi az olan bir kişi , kendisinden daha bilgili kabul ettiği
          kişiden karşılaştığı meselenin çözümünü delili ile birlikte öğreniyor ve ona göre dinî hayatını yaşıyordu. Delil
          ön planda tutulduğu için yapılan bu faaliyet taklit değil ittibâ (hükmün delilini bilerek tâbi olma) niteliği
          taşımaktadır.





































                      Sahabe Dönemi’nde meselelerin çözümünde önce Kur’an-ı Kerim’e sonra da sünnete başvuruluyordu.

                                                           15
                                                           15
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12