Page 9 -
P. 9

verân makamındadır. Cuma ve bayram salatları ise
         bayatî makamında ve durak evferi usulündedir. Ha-
         tip Zâkirî Hasan Efendi’ye ait olan bu sala, genellikle

         caminin içerisinde ve cemaatin katılımı ile okunur.
         Yine Hasan Efendi’ye ait olan Cenaze salası, mevta
         musalladan alınıp kabre konuluncaya kadar okunan
         saladır. Bu sala da yine cemaatin iştiraki ile okunur.
         Salat-ı ümmiye ise, ünü ülkemiz sınırlarını aşan ve
         bütün  İslam  âleminin  benimsediği  bir  saladır.  Türk
         mûsikîsi  açısından  önemli  bir  eserdir.  Zira  ezgisel

         olarak çapraşık olmayan bu eser, sadeliğindeki muh-
         teşemlikle müziğin sehl-i mümtenisi  kabul edilen ve
                                           3
         dinleyende derin etkiler bırakan zamanlar ötesi bir     Her nefis ölümü tadacaktır. Ankebut suresi 57. ayet.
         bestedir.

                1.6. Mihrabiye

                Caminin kıbleye bakan duvarının ortasında, belirli bir mimarisi olan yere “mihrab” denir. Cami gele-
         neğimizde namazdan sonra imamın buradan okuduğu aşr-ı şerîfe verilen isim de “Mihrabiye”dir. Genellikle
         sabah ve akşam namazlarında Haşr suresinin son üç ayeti (Hüvallâhü’l-lezî) yatsı namazlarında ise Bakara
         suresinin son iki ayeti (Âmene’r-rasûlü) okunur. İkindi namazlarında ise herhangi bir aşr-ı şerîf okunabilir.
         Bu kıraatın mûsikîyi ilgilendiren yönü ise Mihrabiye’yi okuyan kişinin veya görevlinin, müezzinin tesbihatın
         sonunda bıraktığı makamdan aşr-ı şerife devam etmesidir. Genellikle Osmanlı İmparatorluğu Döneminde
         sultanların yaptırdıkları camilerle (selâtin camilerde) ikindi namazından sonra okunması adettir.

                1.7. Tekbir

                Tekbir’in kelime manası; Cenab-ı Hakkı  yüceltmek, büyüklüğünü ifade etmek demektir. Segâh ma-
         kamında Buhûrîzâde Mustafa Itrî’nin bestesidir. Durak evferi usulünde olsa da toplum tarafından serbest
         bir icra tarzı ile okunur. Yeryüzünde hiçbir eser Itrî’nin tekbiri kadar yaygın bir şekilde okunmamıştır. Metni
         şu şekildedir:


                 “Allâhu ekber Allâhu ekber lâilâhe illallâhu vallâhu ekber Allâhu ekber velillâhi’l-hamd.”



                1.8. Temcid

                Cami mûsikîsi formlarındandır. Arapça “ta‘zîm, senâ etmek” manasına gelen bu kelime, minare-
         lerde ezandan ayrı olarak, Allah’a (c.c.) yapılan dua, tazarru‘ ve münâcât’lar hakkında kullanılmıştır. Üç
         aylarda Receb’in ilk gecesiyle başlayarak Ramazan’ın teravih kılınan ilk gecesine kadar, yatsı namazının
         ardından, Ramazan’da ise sahurdan sonra birkaç müezzinle beraber on kişiye kadar halkın da iştiraki ile
         minarede topluca okunan bir türdür. Temcidler genellikle sahur vaktinde okunduğundan halk arasında
         sahur manasında da kullanılır. Hacı Zihni Efendi merhum “Kitabu’s-Salat”ında Temcid’in, gecenin sülüs-i


         3   Kolay görünen, ancak benzeri söylenmeye kalkılınca zor olduğu anlaşılan, özlü söz söyleme sanatı. Tekbir ve Salat-ı Ümmiyye’de Rüştü
         Şardağ tarafından müziğin sehl-i mümtenisi olarak kabul edilmiştir.
                                                            74
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14