Page 56 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 56

2. ÜNİTE                 AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR




            2.9. Öfke ve Şiddet

                Öfke;  “kızmak, kızgınlık” anlamına gelmektedir. Engellenme, incinme, acı veren bir du-
            rum karşısında kişinin kızgınlık duyması, hiddetlenmesidir.  Öfke, intikam duygusu ve ce-
                                                                     214
            zalandırma isteği ile birlikte olursa gazap olarak adlandırılır.

                                                        Öfke, ahlaki zaaflardan biridir. İnsanda var
                                                    olan gazap kuvvetinin ifrat derecesi olan öfke, bi-
                  Öfke ile kalkan zararla oturur.   rey ve toplum için bir afettir. Öfke anında insan
                                        Atasözü     doğru düşünemez. Normal davranışlarda buluna-
                                                    maz. Öfkeli olarak yapılan işler sonradan pişman-
                                                    lık getirir. Öfke sırasında kalp atışının hızlanması
            ile kanın damarları ve beyni zorlaması aklın normal görev yapmasını önler. Dolayısıyla yanlış
            ve zararlı işler yapılmasına yol açar. Öfke hâlinde iken sağlıklı düşünmek mümkün olmadı-
            ğından öfkeliyken karar ve hüküm verilmemesi gerekir.

                Şiddet ise öfke hâlinde kişinin nefsine yenik düşüp kendine veya çevresine zarar verme-
            sidir.  Öfkesini kontrol edemeyen insan, saldırganlaşır ve telafisi güç olumsuzluklara sebep
                 215
            olabilir. Bu sebeple öfkenin zapt edilebilmesi, zararsız hâle getirilebilmesi için birkaç saniye
            beklemek, tepkiden sonrasını düşünebilmek ve ona göre hareket etmek gerekir.

                Öfkelenmek, fıtri bir duygu olup tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Ancak
            ayet ve hadislerde bu duyguya hâkim olunması istenmekte, öfkesini yenenlerin mükâfatlan-
            dırılacağı bildirilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de genellikle kâfirlerin müminlere karşı duydukları
            öfkeden bahsedilir. Aksine müminler öfkelerini yenen insanlardır. Bir ayette müminlerin üs-
            tün nitelikleri sayılırken kızdıkları zaman bile kusurları bağışladıklarından övgüyle söz edilir:
            “(Dünyalık olarak) size her ne verilmişse bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın ya-
            nında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine te-
            vekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman
            bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri,
            aralarında şûra (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda har-
            cayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.” 216



                  “Kuvvetli ve kahraman pehlivan, herkesi yenen kimse değildir. Kuvvetli ve
                  kahraman pehlivan ancak öfke zamanında nefsine malik olan ve öfkesini yenen
                  kimsedir.”
                                                                           (Müslim, Birr ve Sıla, 107)









            214 http://www.tdk.gov.tr. (20.05.2019.)
            215 http://www.tdk.gov.tr. (20.05.2019.)
            216  Şûrâ suresi, 36-39. ayet.

                                                    72
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61