Page 21 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 21
AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR 2. ÜNİTE
Allah Teala tevazuyu ilk olarak en sevgi-
li kulu olan Resulullah’a (s.a.v) emretmiştir: BİR HİKÂYE
“Sana tabi olan müminlere alçakgönüllü
95
davran!” Tevazu emrini alan Hz. Peygamber Konya’ya gelen bir papaz, maiyeti ile
(s.a.v), bu konuda insanlığa en güzel şekilde birlikte yolda giderken Mevlânâ’ya
örnek olmuştur. Allah Resulü, Allah (c.c.) katın- rast gelir. Hürmet ederek huzurunda
da da insanların yanında da şanı en yüce insan eğilir. Mevlânâ da aynı hürmetle
olmasına rağmen kendisini diğer insanlardan mukâbele eder. Papaz başını
üstün saymaz, bilakis sık sık onlardan biri oldu- kaldırdığı zaman Mevlânâ’yı aynı
ğunu hatırlatırdı. Resulullah (s.a.v), çocukların ihtiram vaziyetinde bulur. Bu tevâzu
yanından geçerken onlara selam verir, davete karşısında hayran kalıp nihayet
icabet eder, evde ailesinin günlük işlerine yar- Müslüman olur. Mevlânâ eve
dımcı olurdu. O; “Allah bana: O kadar alçakgö- döndüğü zaman oğlu Sultan Veled’e
nüllü olun ki, kimse kimseye karşı böbürlenme- şu sözleri söylemiştir: “Bir rahip
sin; kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi.” tevâzû faziletini elimizden almak
96
buyurarak hayatını tevazunun zirvesinde yaşa- istedi. Allah’a şükür ki bu yolda biz
mış ve ümmetine sayısız örnekler sunmuştur. onu mağlup ettik. Çünkü tevâzu ve
Cenâb-ı Allah’a kul olmayı en büyük şeref bi- hilim, Âlemlerin Efendisine mensup
lerek ne krallığa ne de melikliğe meyletmiştir. olanların şiârıdır. (Ali Nihat Tarlan,
Mevlana Celâleddin Rûmî, s. 48)
Âlemlere rahmet olan Resulullah Efendi-
miz (s.a.v), o yüce makam ve hâliyle birlikte
muazzam bir tevazu sahibiydi. Hakk’a yakınlığı
ölçüsünde halka da yakın olur, ihsan ahlakına
bürünür, etrafındaki insanların her birine ayrı bir
şeref bahşederdi. Hâne-i saadetine teşrif ettikle-
rinde hayvanının yiyeceğini kendisi verirdi. Bazen
evinin temizliğini yapardı. Yırtılan ayakkabısını ta-
mir ederdi. Elbisesini diker ve yamardı. Koyun sa-
ğardı. Hizmetçisiyle birlikte yemek yerdi. Bazen
97
hizmetçi yorulduğu zaman onunla birlikte buğ-
day öğütürdü. Çarşıdan aldığı bir şeyi ailesine götürürken bizzat taşımaktan çekinmezdi.
Zengin-fakir herkesle musafaha ederdi. İlk önce kendisi selam verirdi. Kuru hurmaya bile
98
olsa, çağırıldığı hiçbir daveti küçük görmezdi. Kendisini alçaltmadan tevazu gösterirdi. 99
Peygamber Efendimiz (s.a.v), insanlara mütevazi davranmaktan hiçbir zaman geri dur-
mamıştır. Ashabından birisi deve üzerinde giderken o, sade bir insan gibi yaya olarak yürü-
yebilmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), ilahi lütfa mazhar olduğu halde sahâbe-i kirâmdan
dua isteyecek kadar mütevazı davranabilmiştir. Onun yemesi, içmesi, giyimi, kısacası bütün
yaşayışı sade olmuş; emrolunduğu üzere sık sık “Ben de sizin gibi bir beşerim…” diyerek
100
öncelikle bir kul olduğunu hatırlatmıştır.
95 Şuara suresi, 215. ayet.
96 Müslim, Cennet, 64; Ebû Dâvûd, Edeb, 40; İbn Mâce, Zühd, 16, 23.
97 Ahmed İbn Hanbel, Müsned, C IV, s. 256.
98 Müslim, Selam, 14; Ebu Davud, Edeb, 136-137.
99 Ebu Davud, Edeb, 36.
100 Kehf suresi, 110. ayet.
37