Page 19 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 19
AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR 2. ÜNİTE
“Âdemoğlunun iki vadi dolu altını olsa üçüncü
vadinin de kendisinin olmasını ister. Ne var ki
insanoğlunun gözünü ancak toprak doldurur.
Yine de Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder.”
(Müslim, Zekât, 39)
1.6. TEVAZU
Tevazu, alçakgönüllü olmak, büyüklenmemek, aşırı gitmemek, kişinin haddini bilmesi
demektir. Dolayısıyla kibirlenmenin karşıtı bir mana taşımaktadır. Tevazu, başkasını ken-
93
dine tercih etmek, hoşgörmek ve affedici olmak gibi iyi huyları ortaya çıkaran bir haslettir.
İnsanı, intikam, öfke, bencillik, gurur ve kibir gibi kötü huylardan uzaklaştırır.
Kibir ve gururun zıddı olan tevazu ancak bu iki kötü huyun yenilmesi sayesinde kaza-
nılır. Herkesi kendi nefsinden üstün görmek, dış görünüşüne bakarak kimseyi küçümseme-
mek, fazla lükse ve gösterişe varmayan bir hayat benimsemek, yaptığı çalışmadan, gördüğü
hizmetten dolayı insanların iltifatını beklememek, tevazuun belli başlı kaidelerindendir.
Her faziletin ifrat ve tefrite varan kısımları “Yükselmek isteyen, mütevâzı
olup bunlara dikkat etmek gerekmektedir. Te- olmalı. Yücelik damına çıkmak için
vazunun azlığı kibir alameti, aşırılığı ise zillettir. alçakgönüllülükten başka merdiven
Tevazu bir fazilet olup bunda aşırıya kaçmak, öl- yoktur.”
çüsüz davranmak zillete sebep olabilir. Tevazu, Şeyh Sadi Şirazi, Bostan ve Gülistan, Tercüme:
birtakım başka güzel hasletleri de beraberinde Kilisli Rıfat Bilge, s.160.
getirir. Bunlardan biri olan “vakar”, ağırbaşlılık ve
yumuşak huyluluk olup muhatabında hürmet hissi uyandıran ölçülü hareket ve davranış
biçimidir. Tevazu ile birlikte kalpten tabii olarak dışa akseder.
Allah Resulü, bir kimsenin kendisini arkadaşlarından farklı
görmesinden hoşlanmazdı. Bir sefer esnasında ashabına ko-
yun kesip pişirmelerini emretmişti. Ashabından biri; “Yâ Re-
sulullah, onu ben keseyim.” dedi. Başka biri; “Yâ Resulullah,
yüzmesi de benim vazifem olsun.” dedi. Bir başkası da; “Yâ
Resulullah, pişirmesi de bana ait olsun.” dedi. Resul-i Ekrem
Efendimiz de; “O halde odunu toplamak da bana ait olsun.”
buyurdu. Sahabiler; “Yâ Resulullah! Biz onu da yaparız, senin
çalışmana gerek yok.” dedilerse de Peygamber Efendimiz: “Si-
zin benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size
göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü
Allah Teâlâ kulunun, arkadaşları arasında imtiyazlı durumda
olmasını sevmez.” buyurdu.
Afzalur Rahman, Siret Ansiklopedisi, C I, s. 63.
93 bk. Dini Terimler Sözlüğü, s. 364.; Mehmet Canbulat, Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 657.
35