Page 17 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 17

AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR                                 2. ÜNİTE




                                                   HATIRLAYALIM
                      Her konuda olduğu gibi kanaat mevzuunda da Resul-i Ekrem bizim için en güzel
                  örnektir. O, eline geçen malları, vakit geçirmeden infak etmiş, ihtiyacından fazlasını
                  yanında alıkoymamıştır. Sık sık; “Allah’ım! Muhammed ailesinin rızkını ihtiyaç mik-
                  tarı kadar ver.” diye dua etmiştir. Peygamberimiz, ashabını da kimseden bir şey iste-
                  memeleri konusunda uyarmış, onlardan bu konuda söz almıştır: “Kim bana, halktan
                  hiçbir şey dilenmeyeceğine dair söz verirse, ben de ona cenneti garanti ederim.”
                  buyurmuştur.
                                                                 (Müslim, Zekât, 126; Ebû Dâvûd, Zekât, 27)



               şikâyet etmek nimetin elden gitmesine sebep olabilir. Bu sebeple İslam ahlakının önemli bir
               esası olan kanaati, Peygamber Efendimiz (s.a.v) övmüş ve ümmetini kanaatkâr olmaya teşvik
               etmiştir. Bir kimse ne kadar çok zengin olursa olsun gerçek zenginliğin ancak kanaat olduğunu
               bildirmiştir: “Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” 85

                   Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), nefsinden emin,
               bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut olan
               kimseye dünyanın bütün iyiliklerinin verilmiş bulun-
               duğunu: “Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli
               ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun
               olmuştur.”  sözleri ile ifade etmiştir. Bir başka hadis-i
                        86
               şerifte de yeterli rızka sahip kanaatkâr bir Müslü-
               man’ın kurtuluşa ereceğini bildirmiştir: “Müslüman
               olan, kendisine yeteri kadar rızık verilen ve elindeki ni-
               mete karşı Allah’ın kanaat sahibi kıldığı kimse, şüphesiz
               kurtuluşa ermiştir.” 87
                   Peygamber Efendimiz (s.a.v), kanaati, şükrün               YORUMLAYALIM
               en ileri derecesi olarak görmüş ve kanaatkâr bir       Mevlana Celâleddin Rûmî, sabah
               kimsenin, insanların en çok şükredeni olacağını         namazını kıldırıp eve gelmiş ve
               beyan etmiştir.  Başka bir hadis-i şerifte de şükür ve   hanımına,”Bugün kahvaltılık bir
                             88
               sabır ehlinin vasıflarını şöyle sıralamıştır: “Dindarlıkta   şey var mı?” diye sormuş.
               kendinden üstün olana bakıp ona uymak, dünyalıkta         Hanımı, “Sen de biliyorsun
               ise kendinden aşağı olana bakıp Allah’ın kendine          ki evde yiyecek bir şey yok”
               verdiği üstünlüğe hamdetmek. Böyle yapanları Allah,    cevabını vermiş. Bunun üzerine
               şükredici ve sabredici olarak yazar. Kim de dindarlıkta   Mevlana, “Allah’a hamdolsun
               kendinden aşağı olana, dünyalıkta ise kendinden        bugün evimiz Peygamberimizin
               üstün olana bakar da elde edemediğine üzülürse,          evine benziyor” Mevlananın
               Allah onu şükredici ve sabredici olarak yazmaz.” 89      bu sözünü kanaatkar olmak
                                                                          açısından yorumlayınız.

               85   Buhârî, Rikak,15; Müslim, Zekât, 120; Tirmizî, Zühd, 40.
               86   Tirmizî, Zühd, 34.
               87   Müslim, Zekât, 25.
               88   İbn Mâce, Zühd, 24.
               89   Tirmizî, Kıyamet, 58.
                                                          33
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22