Page 14 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 14
2. ÜNİTE AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR
Peygamber Efendimiz (s.a.v) infak etmek için herhangi bir zamanı beklemenin doğru
olmadığını ise şu sözü ile ifade etmiştir: “Gücün ve sıhhatin yerindeyken, nefsin seni fakir düş-
me endişesiyle cimriliğe çağırırken ve daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın
sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye
bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.” 77
Cömertliğin en üstün şekli isardır. Sözlükte “bir kimseyi veya bir şeyi diğerine tercih
etme, üstün tutma” anlamına gelmektedir. İsar, bir ahlaki kavram olarak “kişinin, kendi
78
ihtiyacı varken başkalarına yardımda bulunarak özverili davranması, onları kendisine tercih
79
ederek fedakârlık yapması” demektir. Allah Teala, isarı en iyi şekilde uygulayan bir topluluk
olarak Ensar’ı örnek göstermekte ve onları övmektedir: “Onlardan (muhacirlerden) önce o
yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret eden-
leri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri
son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsi-
nin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” 80
Hülasa cömertlik, ferdî ve içtimai, dünyevi ve uhrevi hayatın sıhhati için gerekli olan
güzel ahlakın önemli unsurlarından biridir.
OKUMA PARÇASI (ALLAH RESULÜ’NÜN CÖMERTLİĞİ)
İyilik ve cömertlikte Allah Resulü’nün (s.a.v) benzeri yoktu. Onun cömertliği ne övünmek
ne bir yarar sağlamak ne de başkalarına üstünlük sağlamak içindi. O, sadece Allah’ın (c.c.)
hoşnutluğunu kazanmaktan başka bir gayeye sahip değildi. Çalışmaya gücü olmayan ya
da Allah (c.c.) yolunda mallarını tüketen Müslümanlar’a yardım eder, dul ve yetimleri korur,
gözetirdi. Resulullah’ın (s.a.v) iyilikseverliği isardan başka bir şey değildi. Çünkü o ihtiyaç
sahiplerini, kendinden ve çoluk çocuğundan önde tutar, kendi ihtiyaçları için sabrederdi. 81
Peygamber Efendimiz (s.a.v), fazladan bir malı elinde bulundurmayı istemez, ihtiyacın-
dan fazlasını hemen tasadduk ederdi. Kendisinden bir şey istendiği zaman asla “yok” de-
mezdi. Şayet yanında yoksa borçlanır ve ihtiyaç sahibini memnun ederek gönderirdi. Sevgili
Peygamberimiz (s.a.v), hayâsı sebebiyle istemekten çekinen, ancak fakirliği hâlinden belli
olan kimseleri gördüğünde, yine borçlanma pahasına, elinden gelen yardımı yapardı. Allah
Resulü’nün bu hasletini Hz. Bilâl (r.a.) şöyle anlatır: “Huzuruna gelen bir Müslüman fakir ve
ihtiyaç sahibi ise bana emir verir, ben de gider borç alır ve o kimseye yiyecek, giyecek bir şeyler
alırdım.” 82
77 Buhârî, Zekât 11.
78 Dini Terimler Sözlüğü, s. 175.
79 Dini Terimler Sözlüğü, s. 175.
80 Haşr suresi, 9. ayet.
81 İbn Mâce, Et’ime, 48.
82 Ebû Dâvûd, Harâc, 33, 35.
30