Page 5 - Tezhib 1. Ünite
P. 5
TEZHİB SANATI VE MALZEME ÇEŞİTLERİ
Toyak Vadisi’ndeki mabetlerde pek çok Uygur el yazması ele geçirilmiştir. Bu el
yazmalarının içinde en önemli olanı Göktürk harfleri ile yazılı olanlarıdır.
Gerçek Uygur üslubu 9. yüzyıl sonundan itibaren görülmeye başlar. 10. yüzyılda gelişir,
11. ve 12. yüzyıllarda ise tam bir olgunluğa kavuşur.
Maniheist ve Budist Uygur ressamları MS 8. yüzyıldan itibaren Orta Asya’dan Ön
Asya’ya ve daha aşağılara inmeye başlamışlar, kendi tarz resimlerini gittikleri yerlere
yaymışlardır. Resim, minyatür ve heykelin İslam dünyasında yayılmasında Uygurların
rolü büyük olmuştur.
Mani dinine mensup Uygurlardan kalan yazmalar dikdörtgen şeklindedir. Tezhib ve
resimlerde arka taraf mavidir. Kullanılan renkler al, beyaz, altın yaldız, erguvan rengi,
açık ve koyu yeşildir. Tezyinat arasında basitleştirilmiş ağaç motifleri, boşlukları dolduran
çiçekler görülür.
Moğollar devrinde pek çok Uygur sanatçısı İslam dünyasına gelmiş ve sanatın
gelişmesine katkıda bulunmuştur.
İlhanlı Dönemi’nde yakın Doğu’da çalışan Ahmed Musa’nın Topkapı Sarayı Müzesi
Kütüphanesi, Hazine, 2154 sayılı murakkada parçaları bulunan Mi’rac-name’sinde Uygur
sanatının tesirleri anlatılır.
Uygur sanatı ayrıca Bağdat mektebine yaratıcı mahiyette tesir yapmıştır. Clement
Huart’a (Klement Huart) göre Orta Asya’nın üstün sanatı Selçuklular ve Osmanlı
Türklerinde devam etmiştir.
14. yüzyılda İran’ı istila eden Moğollar beraberlerinde Uygurlu kâtipleri ve nakkaşları
da getirmişlerdir. Uygurlu kâtiplerin Moğollar hizmetinde yazmış oldukları eserler yine
Uygurlu nakkaşlar tarafından resimlendirilmiştir. Timur Dönemi’nde Herat bu yüzden
dünyanın en ileri tezhib ve minyatür merkezi olarak gelişmiştir.
Timuroğulları Şah Ruh ve Ömer Şeyh ile torunları Baysungur, İbrahim Sultan ve
İskender bin Ömer Şeyh zamanında İran kitap sanatı en büyük devrine ulaşmıştır. Göze
çarpan erken yazmaların bir kaçının Şiraz’da yapıldığı da görülür (Kahire’de Şehname,
Oxford’daki (Oksford) Sultan İbrahim Şehnamesi ve İskender Sultan için yapılan iki
yazma gibi.). Eğer bu yazmalar Chester Beatty’deki (Çestır Beti) 1426 tarihli, Gülistan
veya Tahran Şehnamesi gibi Herat’da yapılan çağdaş ciltlerle mukayese edilirse bu iki
okulu ayırt edecek büyük fark olmadığı görülecektir.
Herat eserlerinde daha ferdiyetçi ve daha büyük bir akademik birleşim sezilirken
kıdemliliğin Şiraz’da kaldığı görünür. 15. yüzyılda Herat ve Şiraz’da iki ana Timur Okulu
eserleri arasındaki fark henüz tam manasıyla aydınlanmamıştır.
15