Page 2 - Tezhib 1. Ünite
P. 2

1. ÜNİTE



            1.  Tezhib Sanatı Hakkında Genel Bilgiler

            Tezhib Sanatı Nedir?


            Tezhib, sözlük anlamına göre “altınlama” demektir. Eskilerin hüsn-ü hat sanatı dedikleri
          güzel yazı, niteliğindeki yazıların etrafı ve el yazması kitapların (Kur’an’lar, murakkalar,
          kıt’alar, divanlar) başlık sahifeleri ve diğer yerlerine çeşitli desen ve motiflerle yapılan
          süslemelere tezhib denir. 1


            “Tezhib”  yalnız  altın  yaldızla  işlenen  işleri  ifade  etmez,  boyalarla  yapılan  ince  kitap
          tezyinatını da içerir. Tek renkle yapılmış ya da çeşitli renklerden terkip edilmiş, güzel ve
          stilize kompozisyonlara “nakış”, bunu yapanlara da “nakkaş” denir.

            Tezhib  daima  yazı  ile  beraber  yürümüş,  “Tezhibkârî”  denilen  sanat,  kitapların,
          levhaların, murakkaların ve sahifelerin süslenmesi sanatı olmuştur.

            Kitap sahifelerinin etrafına yaldızlı çizgiler çekerek onları çerçevelemek, cetvellemek,
          serlevhaları  renkli  ve  yaldızlı  tezyinat  ile  süslemek,  satırların  durak  yerlerini  küçük
          güllerle  (noktalarla)  ayırmak,  sahifelerin  haşiyelerine  (marjlarına)  vakıflar  ve  şemseler
          yapmak ve bazı sahifelerin kâğıtlarını tamamen süsleme şekilleriyle kapatarak yazı için
          hazırlamak  hususlarıyla  uğraşan  erkek  sanatkârlara  “Müzehhib”,  hanım  sanatkârlara
          ise “Müzehhibe” denir.

            Orta Asya’da gelişmeye başlayan ve yüzyıllar boyu devam eden bu sanat, Anadolu
          Selçukluları  zamanında  büyük  bir  önem  kazanmış  ve  birbirinden  güzel,  başarılı  pek
          çok  sayıda  eserler  yapılmıştır.  Beylikler  Dönemi’nde  de  zenginleşerek  gelişen  tezhib
          sanatımızı Osmanlılar büyük bir miras olarak almışlar ve daha da geliştirmişlerdir.

            Türk tezhibinin gelişimini Orta Asya, Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere üç ana döneme
          ayırabiliriz. Her devrin tezhibi birbirinden farklı özellikler gösterse de bu üç devrin tezhib
          unsurları birbirine asla yabancı ve zıt olmayan şekiller, zevkler, uygulamalar olarak görülür.
          Bu konuda az bilgisi olan kişler bile eserler üzerindeki bu üç muhtelif üslubun birbiriyle
          akrabalığını, yakınlığını, aynı milletin hislerinin eserleri olduğunu görür .
                                                                                    2
            Bir  sanat  üslubu,  o  sanatı  meydana  getiren  ırkın,  kavmin  veya  milletin  iradesidir.
          Umumi bir sanat mefhumu, anlayışı dünya sanat tarihinde mevcut değildir. Her millet bağlı
          bulunduğu, kültürünü meydana getirdiği unsurların daima tesiri altındadır; onlardan yola
          çıkarak eserler meydana getirir. Bu sebeplerle bir sanat üslubunu ancak onu meydana
          getiren milletin özüne nüfuz ederek anlayabiliriz. Yine diyoruz ki Cumhuriyet Dönemi tezhib
          sanatımız da aynı soyun şerefli bir devamıdır. Her millet sanat değerlerini bizzat kendi
          varlığının köklerinde arar ve bulur. Bunu zamanın maddi-manevi imkânlarıyla geliştirir,
          sonraki nesle emanet eder. Bu ideal, nesiller boyu sürdürülmeli, canlı tutulmalıdır.



          1  Celal Esad Arseven. Les Arts Decoratif Turcs. s. 322.
          2  Celâl Esat, Türk Sanatı, sh: 207-212 (Osmanlıca) İstanbul, 1928.

                                                       12
   1   2   3   4   5   6   7