Page 15 - Tefsir Okumaları 1. Ünite
P. 15

1. ÜNİTE



                  Bazen vahiy meleği melekiyetten sıyrılıp insan şekline bürünür. Nitekim vahiy meleği bazen

                                                                                 35
          insan şeklinde gelerek Resulullah’ın (s.a.v) mübarek elini tutmuş , hanımlarının yanında fakat
                                                                       36
          onlara görünmeden Peygamberimiz’le (s.a.v.) konuşmuş , bazen de sahabeden Dihyetü’l-Kelbî
                                                               37
          suretinde gelerek yine Efendimiz’le konuşmuştur.  Peygamberimiz’in (s.a.v.) Cebrail’i (a.s.) asli
          suretinde görüp ondan vahiy aldığı da olmuştur ki bunun iki kez gerçekleştiği yönünde ayetlerde

          işaretler bulunmaktadır. 38


                   OKUMA PARÇASI
                   Şu hadise, Efendimiz’in (s.a.v.) kalbine  inen  Kur’an-ı Kerim  karşısında  nasıl  bir titizlik,
                dikkat ve uyanıklık hâlinde olduğunu göstermeye yeter:

                   Kinde kabilesinin temsilcileri hicri 10. yılda altmış veya seksen kişi olarak gelip, Mescid’de
                bulunan Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) huzuruna çıkmışlardı. Resulullah (s.a.v.):

                   “Allah beni hak bir dinle peygamber gönderdi ve bana bir de kitab indirdi. O kitaba batıl ne
                önünden, ne de ardından yaklaşabilir!” buyurdu. Kinde temsilcileri:

                   “Bize ondan biraz okuyup dinletebilir misin?” dediler. Resulullah (s.a.v.) Saffât suresinin
                başından okumaya başladı:


                   “Yemin olsun saf saf dizilenlere, haykırıp sürenlere, zikir okuyanlara ki sizin ilahınız tek bir
                ilahtır. O, göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunan her şeyin Rabbi, aynı şekilde doğuların da
                Rabbidir.” (Saffât suresi, 1-5. ayetler)

                   Allah Resulü (s.a.v.) bu ayetleri okuyup susmuştu. Hiç kımıldamadan duruyordu. Gözleri
                yaşarmış, gözyaşları sakalına doğru akmaya başlamıştı. Kindeliler:

                   “Biz senin ağladığını görüyoruz!? Yoksa seni gönderen zattan korktuğun için mi ağlıyor-
                sun?” dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

                   “Beni korkutan ve ağlatan, Allah’ın beni kılıcın ağzı gibi ince ve keskin olan dosdoğru bir
                yol üzere göndermiş olmasıdır ki ondan azıcık eğrilsem helak olurum!” buyurduktan sonra:

                   “Eğer istesek elbette sana vahyettiğimiz Kur’an’ı hafızalardan ve yazıldığı sayfalardan ta-
                mamen silip yok ederiz; sonra bize karşı onu yeniden elde etmene yardımcı olacak bir destekçi
                bulamazsın.” (İsrâ suresi, 86. ayet) ayetini okudu. Bunun üzerine Kinde temsilcileri müslüman
                oldular.

                   (bk. İbn Hişam, Sire, C. 4, s. 254; Ebû Nuaym, Delâil, C. 1, s. 237-238; Halebi, İnsanu’l-uyûn,
                                                                                              C. 3, s. 260)


                  Kur’an’ın Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) kalbine indirilişi hakkında şöyle buyrulur:


                  “De ki: Cebrail’e (a.s.) kim düşmansa şunu iyi bilsin ki daha önce gönderilen kitapları
          doğrulayan, mü’minlere bir doğru yol rehberi ve müjdeci olan Kur’an’ı Allah’ın (c.c.) izniyle
                                          39
          senin kalbine o indirmiştir.”
          35   bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 9.
          36   Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 4, s. 150.
          37   Buhari, Fedâilü’l-Kuran, 1.
          38   bk. Tekvîr suresi, 23. ayet; Necm suresi, 13. ayet; bk. Cerrahoğlu İsmail, Tefsir Usulü, s.45-47.
          39   Bakara suresi, 97. ayet.
                                                           23
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20