Page 13 - Tefsir Okumaları 1. Ünite
P. 13

1. ÜNİTE



                  • Özellikle terkip ve irabındaki incelik ve parıltılı yönleri bakımından meramı ifade etmeye

          yarayan  diller  içinde  en  kuvvetli  ve  sağlam  bir  beyan  aracı  olarak  dikkat  çeker. 24

                  İkincisi; Kur’an Arap dilinin en açık, en güzel, en seçkin lehçeleri üzere inmiştir.

                  Ayetteki “ اــيِبرَع اــًنءرُق ” ifadesinde geçen “Arabi” kelimesi, Arap’a mensup demektir. Arap da
                                   ٰ ْ
                             ًّ َ
          Arabi’nin çoğuludur. Bir de “Arabe” ismi vardır. Bu kelime, Hz. İsmail’in (a.s.) yaşadığı yer olan
          Mekke ve çevresinin ismidir. Bu kelimenin de nisbesi yine ayette geçtiği şekilde “Arabi”dir. Dola-
          yısıyla Kur’an’ın Arabi/Arapça olması, doğrudan doğruya bu yere de nisbet edilebilir. Yani Kur’an,
          Arabe bölgesinin lehçesiyle inmiş demek olur.     25


                  Üçüncüsü,  Kur’an’ın  nazmı,  Arap  diline  yüksek  bir  uyumluluk,  kuvvetlilik  ve  tatlılık
          kazandırmıştır. Ona pek güzel bir ifade tarzı kazandırmıştır. Kur’an’ın Allah (c.c.) sözü olmasın-
          dan kaynaklanan bu eşsiz edebî güzellikteki üslup ve tabii beyan tarzı, Arap şair ve belagatçılarını
          bir  benzerini  getirmekten  aciz  bırakma  konusunda  başlı  başına  rol  oynamıştır.
                                                                                                 26

                  Şunu  belirtelim  ki  ilk  muhatapların  kolaylıkla  anlayabilmeleri  için  Kur’an’ın  Arapça
          inmesinden daha tabii bir durum olamaz. Aksi takdirde bir uyumsuzluk olurdu. Nitekim ayet-i keri-
          mede  şöyle  buyrulur:

                                                                                                                -
                  “Biz o Kur’an’ı yabancı bir dilde indirseydik, onlar elbette: Onun ayetleri anlayacağıa
          mız bir dille iyice açıklanmalı değil miydi? Arap olmayana yabancı dilde bir kitap olur mu?
          diyeceklerdi.”
                          27
                  Ancak bu açıklamalar, Kur’an-ı Kerim’in yalnız Araplara indiği şeklinde yanlış bir anlaşılma-

          ya sebep olmamalıdır. Nitekim pek çok ayet-i kerime Kur’an’ın bütün insanlara gönderildiğini yani
          onun evrensel olduğunu açıkça söyler.
                                                    28
                  Bu bakımdan Kur’an’ı önce Araplar öğrenecek, sonra da başka milletlere öğreteceklerdir.
          Böylece Kur’an elden ele, dilden dile bütün dünyaya yayılacaktır. Hidayet nasip olan herkes ona

          inanma, onu okuyup anlama ve yaşama bahtiyarlığına erecektir. Nitekim realite de böyle gerçek-
          leşmiştir. Ayrıca burada Arap olmayanların Kur’an-ı Kerim’i anlayabilmeleri için onun başka dillere
          tercüme ve tefsir edilmesinin zaruretine de bir işaret bulunmaktadır.    29

                  3.3. Kur’an Hz. Muhammed’e İndirilmiştir


                  Allah  Teâlâ  (c.c.)  insanı  yaratmış,  onu  sahipsiz  ve  kendi  hâline  bırakmamıştır.  Onunla
          devamlı irtibat ve iletişim hâlindedir. Onunla konuşur ve onu dinler. Bu durum, bütün insanlar için
          geçerlidir. Fakat Cenab-ı Hak, insanlar içinden seçtiği peygamberlerle daha özel manada konu-
          şur.  Onlara  dinî  buyrukları  vahyeder.  Bu  konuyu  ele  alan  ayet-i  kerimede  şöyle  buyrulur:



          24   Elmalılı, Hak Dini, C 5, s. 29-30.
          25   Elmalılı, Hak Dini, C 5, s. 30.
          26   Elmalılı, Hak Dini, C 5, s. 30.
          27   Fussılet suresi, 44. ayet.
          28   bk. Al-i İmran suresi  138. ayet; A’râf suresi, 158. ayet; Sebe’ suresi, 28. ayet.
          29   Çelik, Hakk’ın Daveti, C 3, s. 600.

                                                           21
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18