Page 16 - Tefsir 1. Ünite
P. 16

TEFSİR                                                                               1. ÜNİTE



                                              Bu da namazın manevi anlamda insanı temizlemesi demek-
                    BİLGİ KUTUSU              tir. Bununla birlikte namaz insanı bir taraftan şükretmeye,

              “Ey Adem oğlu, infak et (malını   diğer  taraftan  da  sabır  ve  mücadeleye  alıştırmak  suretiy-
            hayır yolunda sarf et ki) sana da in-  le ruh sağlığı bakımından da büyük bir fonksiyon icra et-
            fak olunsun (Allah sana karşılığını   mektedir. Namazın cemaatle kılındığı zaman da müminleri
            hem bu dünyada ve hemde ahirette    aynı safta toplaması sebebiyle birliktelik şuuru pekiştirme
            versin).”                         gibi bir fonksiyonu söz konusudur.
                (Buhari, tevhid 35, Müslim, Zekat 36)
                                                 Ayette  üzerinde  durulması  gereken    üçüncü  konu  ise
                                              infaktır.  İnfak;  “nafaka  verme,  besleme,  geçindirme,  yedirip
                                              içirme,  hak  yolunda  malını  harcama,  sarfetme”  demektir. 65
                                                               ِ
                                                    ِ
                     NOT EDELİM                [   َ نوقفني  مهانْقزر  اممو ]  denilerek  harcanan  malın  tamamını
                                                        ُ َ َ
                                                   ُ ْ
                                                            َ
                                                              َّ َ
                                                     ُ ْ
                                              değil bir kısmını ifade etmektedir. Ay rıca [ ام ] infakın sadece
                                                                                       َ
            Peygamberimiz;                    mal  ile  değil  ilimle,  fikirle  ve  bedenen  ya pılan  yardımlarla
            • “Namaz mü’minin miracıdır.”     olabileceğine  de  işaret  etmektedir.  [  مهانْقزر  ]  ifadesi  de
                                                                                     ُ َ َ
                                                                                         َ
                                                                                    ْ
            • “Namaz dinin direğidir.”        yapılacak infakın başkasının malından de ğil, in sanın kendi
                                              malından olmasını zaruri kılmaktadır. [ نوقفني ] fiiline gelince
                                                                                       ِ
                                                                                      ُ ْ
            • “Namaz kula hesabı sorulacak ilk   o  da  verilecek  malın  ihtiyaç  gidermek  maksadına  yöne-
                                                                                        ُ
              ameldir.”                       lik  olması  gerektiğini  beyan  etmektedir.  Çünkü  bu  fiilde
            • “Namaz gözünün nurudur.”        “ihtiyaç ları kar şılama” anlamı vardır. Buna göre infak, bazı
              buyurmuştur.                    müfessirlerin dediği gibi miktarı belli olan zekâtı değil, kişinin
           (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 3, s. 128, 199)
                                              hem  aile  bireyleri,  komşuları  hem  de  akraba  ve  ihtiyaç
                                              sahipleri için yaptığı tüm harcamaları içine almaktadır. 66
                                                              ٰ ْ         َ ْ ُ    َ َ ْ ُ         َّ
                                                   َ ُ ُ ْ ُ َ   َ َ ْ َ  ْ   َٓ َ َ ْ  َٓ َ ُ ْ ُ َ  َ
                                              ﴾ 4 ۜ نونِقوي مه ِةرِخلابو ۚكِلبق نِم لزنا امو كلِا لزنا امب نونِمؤي ني۪لاو ﴿
                                                                                         ِ
                                                                ِ
                                                                           ِ
                                                                                     ِ
                    BİLGİ KUTUSU
                                                 Bu ayette Yüce Allah  hem Allah Resûlü’ne (s.a.v.) hem de
               “Sadaka belayı  ve kötü ölümü   ondan önceki peygamberlere imanı şart koşmuştur. Çünkü
             def eder.”                       peygamberler İslam binasının mimarlarıdır. Bu yüzden her
                            (Buhari, Zekat, 21)  peygamber gönderildiği dönemin şartlarıyla ilgili bazı esas-
                                              ları getirmiş, böylece İslam binası son elçi Hz. Peygamber
                                              ile birlikte en mükemmel yapısına kavuşmuştur.
                    Peygamberlere iman şart olduğu gibi ahirete iman etmek de gereklidir. Çünkü ahirete
                 imân, bir mükâfaat ve ceza gününün varlığını kabul etmek, herkesin bu dünyada yapıp et-
                 tiklerinden dolayı Allah’ın (c.c.) huzu runda sorguya çekileceğine inanmak demektir. Böy-
                 lesi bir iman duygusu da tabiatıyla insanı, yaptığı işlerde hukuki ve ahlaki bakımdan bir
                 takım yaptırımlara zorlamaktadır.
                    Ahiret  inancı  ayrıca  adaletin,  doğruluğun,  dürüstlüğün  iyilik  ve  güzelliğini;  zulmün,
                 haksızlığın ve her türlü kötülüğün de çirkinliğini, fertlerin gö nüllerine yerleştirerek insan-
                 lar arasındaki ilişkileri olumlu şekilde geliş tirdiği gibi, milletler ve toplumlar arasındaki
                 bağların sağ lam bir hale gelmesini de temin etmektedir.
                    İnsan hangi seviyede bir hayat yaşarsa yaşasın, mutlaka bir takım zorluklarla, sıkıntılar-
                 la, acılarla, ızdıraplarla karşı karşıyadır. İşte ahirete iman kişilere, hayatın bütün bu olum-
                 suzluklarına karşı ümit ve yaşama azmi vererek acılarını ha fifletmekte ve zor durumlara
                 katlanmalarını temin etmektedir. Aksi takdirde hayatın bu zor yüküne insanın tahammül
                 etmesi mümkün değildir.
                 65 Râğıb el-İsfahânî, el-Müfredat fî Ğarîbi'l-Kur'ân, “n-f-k” md; İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “n-f-k” md.
                 66 Mâverdî, en-Nüket ve’l-Uyûn, C 1, s. 69.
            26
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21