Page 24 - Siyer 4. Ünite
P. 24
SIYER
Muhammed’in yanındakilere hiçbir şey vermeyin ki etrafından dağılsınlar.” demesi üzerine
“Onlar: Allah’ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler,
diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.
Onlar: Andolsun, eğer Medine’ye dönersek üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracak-
tır, diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük ancak Allah’ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat
münafıklar bunu bilmezler.” ayetleri nazil oldu. 87
AYETLERİN IŞIĞINDA
“Onların durumu, karanlık gecede bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp
da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları ka-
ranlıklar içinde bırakır; artık hiçbir şeyi görmezler. Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir.
Bu sebeple onlar geri dönemezler. Yahut gökten sağanak hâlinde boşanan, içinde yoğun
karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir.
O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar.
Hâlbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır. O esnada şimşek sanki gözlerini çıkaracak-
mış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çö-
künce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini
kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kadirdir.”
(Bakara suresi, 17-20. ayetler.)
Münafıklar İslam’a en büyük zararı verebilmek için her türlü yolu deniyorlardı. İslam kardeşliği-
ni zedelemeye teşebbüs etmek, İslami değerlerle alay etmek, İslam düşmanlarıyla gizli ittifak-
lar kurmak, emre itaatsizlik göstererek ordunun genel düzenini bozmaya çalışmak, Müslüman-
lar arasında fitne çıkarmak, savaştan kaçmak, Hz. Peygamber’e suikast girişiminde bulunmak
ve aile efradına iftiralar atmak bunların başında geliyordu. Abdullah b. Übey, Benî Müstaliķ
Gazvesi’nde ensar ve muhacirleri birbirine düşürmeyi denemişti. Hz. Peygamber sefer boyunca
ve Medine’ye dönüşte uyguladığı siyaset ile hem Abdullah b. Übey’in kavmi içindeki itibarını
sarsıp dolaylı olarak cezalandırmış hem de münafıkların ordu içerisinde çıkarmaya çalıştıkları
kargaşa ve iç savaşı engellemişti. Ayrıca Müslümanlara münafıklara karşı takınılması gereken
tavrın nasıl olması gerektiğini de göstermiştir. 88
YORUMLAYALIM
Sahabiler Benî Müstalik gazvesinde çıkardığı kargaşa sebebiyle Abdullah b.
Übey’in öldürülmesini istemişti. Bunun üzerine samimi bir Müslüman olan oğlu
Abdullah (r.a.) Allah Resulü’nün (s.a.v.) huzuruna çıktı: "Ya Resulallah! Babamın yaptıklarını
işittim. Onu öldürmek istediğinizi haber aldım. Eğer bunu yapmak gerekiyorsa bana
emredin, ben yapayım! Eğer onu benden başka biri öldürürse nefsime hâkim olamam
da bir kâfir sebebiyle bir mümini öldürerek cehenneme müstahak olurum!" dedi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber: “Hayır, bilakis ona lütfederiz ve bizimle beraber kaldığı müddetçe
onunla iyi arkadaşlık ederiz” diyerek bir münafığın iman eden oğlunun gönlünü almıştı.
(İbn Hişâm, es-Sîre, C 3, s. 305.)
Metne bakarak Hz. Peygamber’in münafıklarla mücadele metodunu yorumlayınız.
87 Münâfikûn suresi, 7-8. ayetler; Buhârî, Tefsir, 63; İbn Hişâm, es-Sîre, C 2, s. 234-237.
88 Müslim, Tevbe, 56; Vâkıdî, Meğâzî, C, 2, s. 415-430; İbn Hişâm, es-Sîre, C 3, s. 303-305.
112112