Page 19 - Siyer 4. Ünite
P. 19

Ünıte 4


                      YORUMLAYALIM



              Hudeybiye Antlaşması’nın imzalandığı esnada Süheyl b. Amr’ın oğlu Ebu Cendel,
              Hudeybiye Antlaşması imzalandığı esnada Süheyl b. Amr’ın Müslüman olan oğlu
              Ebu Cendel, hapsedildiği yerden kaçarak ayakları zincirle bağlı bir hâlde antlaşmanın
              yapıldığı yere geldi. Antlaşma gereği Peygamberimiz (s.a.v.)  Ebu Cendel’i babasına iade et-
              mek zorunda kaldı. Ebu Cendel’in: “Ya Resulallah! Ey Müslümanlar! Bana eziyet etsinler
              diye mi teslim ediyorsunuz?” şeklindeki feryatları Allah Resulü (s.a.v.)  ve Müslümanları üzdü. Hz.
              Peygamber Ebu Cendel’e: “Sabret! Şüphesiz Allah çıkar bir yol halk edecektir! Biz vermiş oldu-
              ğumuz söze vefasızlık edemeyiz!” buyurarak teselli etti.
              Müslüman olduğu için Mekke’de hapsedilen Ebu Basîr ise Hudeybiye Antlaşması’ndan sonra
              kaçıp Medine’ye gidenlerdendi. Müşrikler Ebu Basîr’in iade edilmesini isteyince Hz. Peygam-
              ber antlaşma esaslarına uymak zorunda kaldı.
                                  (İbn Hişâm, es-Sîre, C. 3, s. 332-333; Vâkıdî, Meğâzî, C 2, s. 608-609.)
              Yukarıda verilen Ebu Cendel ve Ebu Basîr örneğinden hareketle Hz. Peygamber’in sözünde
              durmaya verdiği önemi yorumlayınız.


            Hudeybiye Antlaşması gereği Medine’ye giremeyen Ebu Cendel, müşriklerin zulmünden kaçan
            Ebu Basîr ve arkadaşları ile Kızıldeniz sahilinde Kureyş kervanlarının yolu üzerindeki Îs kasaba-
            sına yerleşti. Onların Kureyş ticaret kervanlarını tehdit etmeleri üzerine müşrikler, antlaşmanın
            üzerinden bir yıl geçmeden Allah Resulü'ne (s.a.v.)  geldiler ve Mekkeli müşriklerden Müslüman
            olanların durumu ile ilgili maddenin iptalini istediler.

            Hudeybiye Antlaşması ile müşrikler İslam devletini resmen tanımış oluyorlardı. Bu durum Müs-
            lümanlar için büyük bir siyasi zaferdi. Ayrıca bu antlaşma sonraki fetihler için bir başlangıç ol-
            muştur. Barış ortamı sayesinde Halid b. Velid ve Amr b. Âs gibi müşriklerin ileri gelenleri başta
            olmak üzere pek çok kişi İslam’a girmiştir. Hudeybiye Antlaşması’ndan Mekke’nin fethine kadar
            geçen iki sene zarfında Müslüman olanların sayısı, Hz. Muhammed’in (s.a.v.)  peygamber olarak
            gönderilişinden bu antlaşmanın yapıldığı zamana kadar geçen yaklaşık yirmi sene içinde Müs-
            lüman olanlardan çok daha fazla olmuştur. Hudeybiye’den dönen sahabilerin sayısı bin dört
            yüz iken iki sene sonra Mekke’nin fethinde bu sayı on bini bulmuştu.
            Allah Rasulü (s.a.v.)  “Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın...”  ayetinin nazil olmasıy-
                                                                       69
            la antlaşmadan bir yıl sonra eda edemedikleri umreyi kaza etmek üzere Müslümanlara hazırlan-
            malarını emretti. Hicretin yedinci yılı Zilkâde ayında Medine’den yola çıkıldığında Hudeybiye’de
            bulunmayanların da katılmasıyla Kâbe’yi ziyarete gidenlerin sayısı iki bini geçti. Hicretten sonra
            Müslümanların bu ilk Kâbe ziyaretine “Umretü’l-kaza” adı verilmiştir. 70


                   SÖZ SİZDE


              “Olur ki bir şey hoşunuza gitmezken, sizin için o hayırlı olur ve bir şeyi istediğiniz
              hâlde, o hakkınızda şer olur. Allah bilir, siz bilemezsiniz!”
                                                            (Bakara suresi, 216. ayet.)
              Hudeybiye Antlaşması’nın sonuçlarını da dikkate alarak yukarıdaki ayetle ilgili dü-
              şüncelerinizi paylaşınız.


            69  Bakara suresi, 196. ayet.
            70  Buhârî, Meğâzî, 43; İbn Hişâm, es-Sîre, C 4, s. 12-14.



                                                                                          107107
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24