Page 19 - 12. Sınıf Peygamberimizin Hayatı 2. Ünite
P. 19
52 Peygamberimiz ve Sahabe Peygamberimiz ve Sahabe 53
DÜŞÜNELİM-TARTIŞALIM
Hz. Peygamber (s.a.v.) Veda Haccı esnasında
“Burada bulunanlar, sözlerimi bulunmayanlara
iletsin!” buyurmuştur.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bu emri onun sahabeyle iletişimi açısından arkadaşlarınızla tar-
tışınız.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) meclislerinde sıkça yer alır, onu kendi içlerinden biri olarak görür,
düşüncelerini ve isteklerini rahatlıkla dile getirirlerdi. Sahabilerin hayat tarzı bunun şahididir. On-
lar günlük işlerinden devletler arası ilişkilere varıncaya kadar pratik hayatta bu yolu izlemişlerdir.
Söz gelimi Bedir’de savaş konumuyla ilgili olarak Hubab b. Münzir‘le (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)
arasında şu konuşma geçer.
Hubab b. Münzir (r.a.):
- Ey Allah’ın Resulü, bu yeri siz kendi görüşünüze göre mi belirlediniz, yoksa Allah (c.c.) mı
böyle istedi?
Peygamberimiz (s.a.v.):
- Kendi görüşümle belirledim.
Hubab b. Münzir (r.a.):
- Öyleyse bu yer harp için uygun değil. Bir kere suya en yakın yerde olmalıyız. Diğer kuyuları
iptal ederiz. Biz su içebiliriz, onlar (Mekkeli müşrikler) su içemez.
41
BİLİYOR MUSUNUZ?
Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde Mescid-i Nebi’de bulunan Suffe’de ilmî sohbetler
yapılırdı. Suffe, temel olarak kalacak yeri olmayanların barındığı yer olduğu kadar,
Müslümanların kaynaşmasını sağlayan özelliğe de sahipti. Suffe’de Kur’an-ı Kerim,
dinî bilgiler ve okuma yazma öğretiminin yanında toplumu ilgilendiren konularda bilgi
alışverişinde bulunulurdu. Burada bir kısmı devamlı, bir kısmı da geçici olarak kalan
sahabilere Ashab-ı Suffe ismi verilmiştir. İslam medeniyetindeki medrese kurumunun
çekirdeği Suffe olmuştur.
bk. Mustafa Baktır, “Suffe”, DİA, C 37, s. 469-470.
Sahabe sohbetinin özünü Resul-i Ekrem (s.a.v.) oluşturmuştur. İslam adına ortaya konan her
güzelliğin ilk gerçekleştiricileri olan sahabiler, sonraki Müslüman toplumların doğru yolu bulma-
larına öncülük etmişlerdir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sözlerini ve davranışlarını aktararak na-
sıl davranılması gerektiğini bizlere öğretmişlerdir.
41. İbn-i Sa’d, Tabakâtü’l-kübrâ, C 2, s. 15 ve C 3, s. 567.