Page 16 - 12. Sınıf Peygamberimizin Hayatı 2. Ünite
P. 16

48  Peygamberimiz ve Sahabe            Peygamberimiz ve Sahabe                    49



                • Takrirî Sünnet: Peygamberimizin (s.a.v.) işittiği veya gördüğü bir işe karşı çıkmadan onu ka-
                bul etmesidir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) bir işin yapıldığını gördüğü veya işittiği hâlde onu
                reddetmemiş ve susmuşsa bu durum onun bu işi tasvip ve kabul ettiği anlamına gelir. Örne-
                ğin bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) kabir başında ağlayan bir kadına rastlar. Ona: “Allah’tan
                kork ve sabret!“ der. Kadın, Hz. Peygamber'i (s.a.v.) tanımadan, “Benim başıma gelen senin
                başına gelmediği için beni anlayamazsın!” diye cevap verir. Daha sonra onun Allah’ın (c.c.)
                elçisi olduğunu öğrenince de evine giderek özür diler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.),
                şöyle buyurur: “Asıl sabır, olayla ilk karşılaşmada gösterilen sabırdır.”    Burada Peygamberi-
                                                                             35
                mizin (s.a.v.) kabir ziyaretine ses çıkarmadığı görülmektedir. Bu, erkekler gibi kadınlar için de
                kabir ziyaretinin caiz olduğu sahabenin de bunu örnek aldığı anlaşılmaktadır.


                                   DÜŞÜNELİM-YORUMLAYALIM

                               Mikdam b. Ma’dikerib el-Kindi (r.a.) Resulullah’ın (s.a.v.)
                               şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “ Şunu kesin olarak
                              biliniz ki bana Kur'an ve onunla beraber onun bir benzeri
                                 (sünnet) daha verilmiştir. Karnı tok bir halde rahat
                               koltuğuna oturarak 'Şu Kur'an'a sarılın; Onda neyi helal
                                görürseniz onu helal, neyi haram görürseniz onu da
                                haram kabul ediniz.' diyecek bazı kimselerin gelmesi
                               yakındır. Şüphesiz ki Allah Resulünün haram kıldığı şey
                                         de Allah'nı haram kıldığı gibidir.’’
                                                                               (İbn-i Mace, Mukaddime, 2.)
                   Hz. Peygamber’in (s.a.v.), sünnete uyma konusunda bize uyarısı neler olabilir?
                   Yorumlayınız.



                Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinin Allah’ın (c.c.) hükmü gibi bağlayıcı olduğu ve bunlara
            dayanan bir hükme karşı gelmenin yanlış olduğu Ahzâb suresi 36. ayette şöyle dile getirilmiştir.
            “Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min
            kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resülüne karşı
            gelirse şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.”
                Hz. Peygamber’in (s.a.v.) emrine aykırı davranmanın sonuçlarına Nûr suresi 63. ayette şöyle
            yer verilir: “(Ey inananlar!) Peygamberin (sizi) çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız gibi
            tutmayın. İçinizden biribirini siper ederek sıvışıp gidenleri Allah gerçekten bilir. Artık onun em-
            rine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramak-
            tan sakınsınlar..”
                Hz. Peygamber (s.a.v.) hayatta iken olduğu gibi vefatından sonra da sahabiler onun emir ve
            yasaklarına uymuş, helal dediğini helal, haram dediğini haram kabul etmişlerdir.
                Nitekim Muaz b. Cebel (r.a.) Yemen’e vali olarak giderken orada Allah’ın (c.c.) kitabı ile hü-
            küm vereceğini, bunda bulamazsa Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetine başvuracağını belirtmiştir.
            Başka bir örnekte ise Hz Ebu Bekir (r.a.), bir olay hakkında bildiği bir hadis yoksa bunu sahabeye
            danışır, o konuda bir hadis bilenin olup olmadığını öğrenmeye çalışırdı. Hz. Ömer (r.a.) ve diğer
            sahabenin metodu da böyle olmuştur. 36
            35. Buhârî, Cenâiz, 31.
            36. bk. Ebû Dâvûd, Akdiye, 11.
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21