Page 18 - 12. Sınıf Peygamberimizin Hayatı 2. Ünite
P. 18
50 Peygamberimiz ve Sahabe Peygamberimiz ve Sahabe 51
Sahabiler Hz. Peygamber (s.a.v.) ha-
yatta iken nasıl onu örnek almış ve rehber
olarak tanımışlarsa Refik-i A’lâya (Allah
c.c.) ulaşmasından sonra da miras bırak-
tığı sünnet-i seniyyesini bir hayat ölçüsü
olarak devam ettirmişlerdir. Bu da Müs-
lümanca yaşamadır ki bunun anlamı İs-
lam’ın sosyal hayata yansıması demektir.
Sahabe nesli bunu Hz. Peygamber (s.a.v.)
örneğinde görmüş, onun yorumuyla dinî
kimlik ve kişiliğini bulmuştur.
Sahabe için sünnet tartışmaya mahal
vermeyecek derecede sağlam bir kaynak-
tı. Örneğin sahabenin birçok soruya "Hz.
Peygamber (s.a.v.) şöyle yapardı.” diye
cevap vermeleri sünnetin hem kendileri
hem de tüm Müslümanlar için tartışılmaz
ve bağlayıcı bir delil olduğunun ispatıdır.
Meseleleri çözmede onlar önce Kur’an-ı
Kerim'e sonra da Peygamber Efendimizin
(s.a.v.) sünnetine başvurmakta, ayet ve
hadisleri hayat tarzı olarak kabul etmek-
teydiler. Onlar, Allah’tan (c.c.) gelen me-
sajlara Hz. Peygamber’in (s.a.v.) inandığı
gibi inanan, bilgilerini de Kur'an ve sünnet Görsel 2.8: Sünnet her zaman, Kur'an-ı Kerim'deki hükmün aynısını
ekseninde pratiğe dönüştüren nesildir. getirir.
Gerçekten İslam dini, inanmayı ve dinin
hükümlerini tatbik etmeyi gerektirir. Bu konuda Peygamberimizin (s.a.v.) “...Bende senin için bir
örnek yok mu?” sözü sünnetin pratiğe dökülmesinin gereğini vurgulamaktadır. 39
Ebû Mes'ûd el-Bedrî (r.a.) demiştir ki: “Sadaka ayeti nazil olduğunda Resûlullah (s.a.v.) bize
sadaka vermeyi emrettiği sıralarda sadaka vermeye kudreti olmayan herhangi birimiz çarşıya gi-
der ve arkasında ücretle yük çekerek iki avuç hurma kazanır ve bu kazancından sadaka verirdi.”
40
Sahabe, Peygamberimizle (s.a.v.) sosyal ilişkilerde beşeriyet sınırları içinde iletişim kurardı.
“Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin
bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükû-
nettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.”
(Tevbe suresi, 103. ayet.)
39. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 6, 226.
40. Buhârî, el-icare, 3-152.